Bir Sevda Masali
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Bir Sevda Masali

HOŞGELDİNİZ
 
Portalli*AnasayfaAramaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

♥️♥️14 02 2007♥️♥️♥️14022024♥️♥️♥️ Masal Gibi 17 Yil♥️♥️Yil dönümümüz kutlu olsun..♥♥️♥️♥️♥️♥️♥️♥️♥️ ♥️♥️♥️♥♥♥️♥️♥♥♥️♥️♥️♥️♥️♥️Sizinde BiR MaSaLiniZ Olsun Istemezmisiniz?♥️♥️♥️♥️♥️♥️♥""

♥️♥️♥️♥️YONETICI KADROMUZ♥️♥️Admin M@S@L♥️DJ~VOLKAN* DJ*♥️♥️♥️♥️♥DJ:BELALI♥️..


 

 CIMEN GOZLUM

Aşağa gitmek 
4 posters
YazarMesaj
M@S@L
Admin
Admin
M@S@L


Mesaj Sayısı : 5584
Yaş : 53
Reputation : 13
Kayıt tarihi : 14/02/07

CIMEN GOZLUM Empty
MesajKonu: CIMEN GOZLUM   CIMEN GOZLUM I_icon_minitimeSalı Nis. 01, 2008 3:37 am

CIMEN GOZLUM

Yol uzadıkça uzuyordu gözümde. Yorgundum.  Yolun her iki kenarın da Selvi ağaçlarının yapraklarının hışırtısı sanki son baharın habercisi gibiydin.
Adımlarım yorgunluğun verdiği ağırlıkla zoraki halde ilerliyordu.  İçimden ha gayret az kaldı diyordum.
Koy uzaktan sanki bir inci tanesi gibi korunuydu gözüme.
Bir an Nasıl da özlemişim diye geçirdim içimden.
Düşüncelerim bir film şeridi gibi kafamda kare, kare beliriyordu.
Her şeyi bir kez daha sanki o günmüş gibi yaşıyordum.
Çevreyi garipser gözlerle ara sıra süzüyordum. Anilerimin en derinlerin de sanki silik bir şeylerin beni dürtüyordu ve bir yananda yoluma devam ediyordum.
Bir ara
soluklanmak için durduğum da yol kenarın da bir yıldız gibi uzayıp giden küçük derenin su sesi,  bir şarkinin notalarındaki nağmeleri anim satarcasına kulaklarımda çınlıyordu.
Kendimi bir an da küçük derenin kenarında bulmuştum.
Ağaçların arasında hala eskisi gibi tüm güzelliğini sergiliyordu.
Etraf sessizdi.
Oldukça susadığımı fark etmiştim.
Buz gibi suyu avuçlarıma alıp kana kana içiyordum.
Ellerimi yıkıyor hızla yüzüme çarpıyordum. Saclarımı işletiyor. Günesin sıcaklığını hala hissediyordum.
Ve oldukça yorgun ve bitkindim.
Biraz dinlenmeyi duşundum.
Sonra hayır dedim.

Hava kararmadan varmam gerekiyor.
Etrafa son bir kez daha uzun, uzun baktım.
Muhteşem bir manzara gözlerimin önün de sergileniyordu. Küçük dere kıyısın da eski anılarım depreşiyordu.
Ama gitmeliydim bir an önce
Güneş tam gökyüzün de tepemde duruyordu. Sanırım öğle saatini biraz geçmişti.
Hala kimseler yoktu ortalıkta biraz bakindim ve devam etmeliyim diye duşundum.
Tekrardan yola koyuldum.
Ve yine kafamda eski günler canlanmaya başlamıştı,
nasılda her gün hiç bıkmadan gidip geliyorduk bu yolu diye duşundum. Sanki bir saat sürmüyormuş gibi her gün bu dere boyu iki kere yürüyor ve hiç yorgunluk hissetmiyorduk.

Bazen yoldan gecen bir araba yâda Traktörün römorkunda gittiğimiz günler hiçte uzak bir zaman değildi.
Koy ve şehir arası bu yol oysa simdi ne kadarda uzak gelmişti bana.
Şehre okumaya gittiğim de yemin etmiştim. Bir gün bu köye Kendi arabamla döneceğim demiştim.
Ve bu Selvi ağaçları arasından arabamla son surat uzaklaşacaktım.
Arkadaşlarım imrenecekti bana, aklımca çocukça ha yeler kuruyordum.
Büyük adam olacaktım. Belki de bendimce böbürleniyordum.
Ne kadarda büyük ha yelerim varmış diye simdi düşünmeden geçemiyorum.
Yol ala bildiğine gözlerimin önünde uzadıkça uzuyordu. Bir an dalgınlık ve ha yelerden uyandığım da kendimi büyük cinarin atında bulmuştum.
Geçmiş sanki gözlerim de yeniden canlanıyordu.
Onu ilk kez bu ağacın altında hüngür, hüngür gözyaşları içerisinde üzerindeki elbise parçalarmış bir halde burada gördüğüm o günü yeniden yaşıyor gibiydim.
Usulca yanına yaklaşıp
Neden ağladığını bile soramıyordum.
Oturduğu yerden ürkek korkak yaslı gözlerini çevirip ilke göz göze gelmiştik.
Beklide bunu ta o zaman fark etmiş ol maliydim.  Yüreğimde kıyametler kopacağını. Sanki bir şey ayrılmış bedenim den ve yüreğim tarifi olmayan bir sızıya tutulmuştu.
Dağınık ve kirli sacları çamur içinde elleri çimenler kadar yeşil ve de güzel gözler vardı.

Son bir cesaret sordum neden ağlıyorsun.
Suskundu.
Bakışları öne eğmiş utangaç bir tavırla cevap vermek istemezmiş bir hali vardı.
Neyin var? Diye sorumu yineledim.
Kaçamak bakışlarla.
Gözlerini gözlerimin içine çevirerek, Annem, Annemin hediyesi olan gümüş kolyeyi kaybettim. Bulamıyorum diye kelimeler dudaklarından dökülmüştü ve sözlerini su cümleyle tamamladı.
Tek hatıraydı. Annemden kalan. Onu da kaybettim.
Gözyaşları gözlerinden süzülerek yanaklarından küçük dereyi andır gibi akıp gidiyordu.
O an duraklamış ne yapacağımı nasıl teselli edeceğimi şişirmiştim.
İçimden bir şeyler kopup gitmişti. Annem aklıma geldi.  Acaba ben olsaydım ne yapardım bu durumda diye duşundum bir an. Ya ben kaybetmiş olsaydım nasıl olurdu, diye içim den geçirdim.
Sonra üzülme istersen birlikte arayalım dedim.
Ve sözlerime devam ettim.
Daha önce hiç görmedim sizi buralarda sanırım bizim oralardan değilsiniz. Olsaydınız mutlaka tanırdım dedim.
Hayır dedi.

 Parmağını derenin karsı kıyısında neredeyse yıkılmak uz re olan köhne evi göstere nah şuradanım dedi.
Yaslı gözleriyle gözlerime bir kez daha bakmıştı. O an içim den bir şeyler koptuğunu hissetim.
Ağlama dedim. Simdi beni de ağlatacaksın merak etme simdi buluruz üzülme dedim.
O masum yüzünde ufacık bir tebessüm belirmişti.
Onun yüzündeki bu tebessümü ömrümce unutamayacağımı ben yıllar sonra anlayacaktım.  

Dere kenarına doğru koşar adımlarla gittim.  Saatler geçmişti her tarafa bakınıyorduk.
Tam ümidimiz kesmiştim ki, O yeşil gözlerin yaslar içinde olmasına gönlüm asla razı olmayacaktı biliyordum.
Kedi, kendime Bulmalıyım dedim.
Ama yoktu iste yoktu. Sanırım şuralarda bir yerlere takılıp kalmıştı.
Yâda,
başka bir yerde düşürdüğünü düşünmeye başladım. Bir ara
dere kenarında tasların üzerine oturdum.
Ellerimi çimenlerin üzerinde büyüyen otları bilinç sizce koparıyormuşum. O an sanki parmaklarım bir şeye takılı kalmıştı.
Yavaşça elimi kadirdim. Ucunda muska seklinde gümüş bir zincire takılı bir kolyeydi bu.
Şaşkınlıkla sevinci arası tu af bir duyguyu yaşıyordum.
Buldum. Buldum mm diye çiğlik attım.
Yaslı gözlerdeki sevinci o an anlatamam. Ne kadar onur verici diye düşünmüştüm. Bu küçük kızın bir anda kahramanı olmuştum. Gözlerinin içi o an mutluluktan gülüyordu.
Mutluydu iste.
Sevincini gözlerin ta içine yansımıştı.
Koşarak yanıma geldi. Kolyeyi elimden alıp uzunca op du ve sonra hemen boynun takti. Sikaca bana sarıldı.
Gözlerindeki minnettarlığı kor olmak gerekirdi görmemek için, yüzüne gözlerine yansımıştı gülüşleri yüreğimde yer etmişti.
Nedense onun mutluluğu bende mutlu etmişti
Ogün benim hayatimin donum noktası olmuştu sanırım.
Ben onun gözünde bir kahramandım.
O duygularla köye donmuştum.
Kendimi büyük bir basari kazanmış gibi hissediyordum.
O günden sonra hemen her gün basende haftada bir kaç gün görüşmeye başlamıştık.
Günler ayları aylar yılları kovalamıştı.
Dere boyu yürüyüşler yapıyor onu görmediğim zamanlar merak ediyor içim acıyordu.
Daha 15 yaşımda olmama rağmen
içimden ona karsı sıcacık ilik bir şeyler akıp gidiyordu ve ben engel olamıyordum bütün bunlara.
Her gün bu Selvi ağaçlı yolu sanki on dakikalık yol gibi gidip geliyordum.
Aradan gecen seneler bizi ayırmamış her gün buluşmaya devam etmiştik, ikimizde gençlik dönemine adımlarımızı atiğimiz yaz dönemiydi sanırsam.
Ota okulu, liseyi bitirmiş yaz tatilini köyde geçirip sonra şehre dönecektim.
Gecen seneler sunu öğrenmişti. O benim hayatimin manası anlamı olmuştu. Gözlerim ondan başka bir şey görmüyordu.
Bunum bilincindeydim.
Onu uzaktan bile seyretmek yüreğime su serpiyordu.
Oda benimle mutluydu bunu biliyordum.
Tozpembe bir suru ha yelerimiz olmuştu o güne dek.
Sâri sacları ve yeşil gözleri dolgun dudaklarındaki tepesim rüyalarımı süslüyordu.
Ve haliyle o mutlu olunca bende mutlu oluyordum.
Ondan kopmak ayrılmak düşüncesi bile beni korkutuyordu.
O yıl yüksekokul sınavlarını kazanmış tercihimi yapmıştım. Yüreğimi arkada Bir aksamda
bu sefalete daha fazla katlanmamak için var gücümle okumalıydım.
Diye düşünüyordum hep.
Bu yüzden de ne pahasına olursa olsun şehre gidecektim.

Kararlaydım.
O gün son kez buluşacaktık,
O nu beklemeye başladım.
Bir yandan da nasıl anlata bilirim diye palanlar yapıyordum.
Biliyordum o güzel gözlerini hafiften kısacak ve gözlerindeki yasları göstermemek için yine o utangaç tavrını takınacaktı...
Onu kırmadan nasıl anlata bilirim diye düşünmeye çalışıyordum.

Zordu biliyordum benim içinde zordu.

Ve buna rağmen hisliydim. İnattım başarmak zorundaydım. Bunda bilincindeydim.
Bir anda yani başımda o çimenler kadar yeşil gözleriyle gözlerime batiğini fark ettim..

Bir an yutkundum. Boğazım kurumuş.
Şişirmiştim birazda korkmuştum galiba.  Geldiğini fark etmedim dedim. Oda benim kadar en az şaşkın bir ifadeyle gülüm sekmişti.
Oturduğum yerden ayağa kalktım.  Uzun, uzun bakışlarını seyrettim.  Suskundu sanki söyleyeceklerimi biliyor gibi yüzüme bakıyordu.

Usulca elini elime uzatıp tutu, gözleri hala gözlerim değdi. Konuşmak istiyordum fısıltılı bir ses tonuyla susmamı söyledi.
Öylece bakışıyorduk bir sure sonra suskunluğunu bozdu.  Kemal dedi.
Beni hiç bırakmayacak demi dedi.
Yine şaşkın bir ifadeyle yüzüne bakıyordum.

Yeşil gözlüm hiç böyle konuşmazdı. Bir birimize bile hiç sevgi sözlerinden bahsetmezdik sadece öylece ara sıra gözlerimiz bir birine bakar ve tüm söylemek istediklerimizi anlatırdık, oysa bugün farklıydı her şey.
Neden böyle söylediğini bile soramıyordum.
Çınar ağacının altında bir birimize sikaca serilmiştik, sanki bir beden olmuştuk sıcaklığını avuçlarımda hissediyordum. Kokusunu ruhumda, kalbiminim atışlarını kalbim de hissediyordum.
Kalbim yerinden çıkacakmış gibi çarpıyordu.
Suskunluğunu bir sure sonra bozdu.
Eyer bir gün ayrılırsak dedi.  Seni hep burada bu ağacın altında bekliyor olacağım.
Titrek bir ses tonuyla,
Çünkü ben senin adını kalbime yüreğini, yüreğime yazdım. Kaderimsin benim dedi.
Bunları söylerken iki damla yas o iri ve de yeşil gözlerinden bir yıldız gibi kayıyordu yanaklarına.
Ayağa kalktı Uzun bir bakışla gözlerime son bir kez daha baktı ve sonra dere boyuna gözlerini cevirdi.
Ve sözlerine devam etti.  Nereye gidersen git Ama bil ki seni hep bu çınar ağacının altında tam burada bekleyeceğim unutma sakin tamamı dedi.
Ve arkasını donup koşar adımlarla uzaklaştı.  ardı sıra seslenmek istedim.
Dudaklarım mühürlenmişti sesim titriyordu. Dur diyemiyordum. Orada öylece kala kalmıştım.
Ona, Onu yüreğimle sevdiğimi bile söyleyememiştim.
Çoktan gitmişti.
Simdi aradan yıllar geçti onu bir daha hiç ama hiç görememiştim.  Bir haberini bile alamamıştım.
Kimdi neydi ismini bile bilmiyordum. Tek bilgim o benim çimen gözlümdü.
Yıllar, yılları kovalamıştı ve ben simdi tamda o günkü ağacın altındayım.
Kafamda bin bir soru ve aklımca cevaplar arıyordum. Buruk bir acı gözlerim de hayali vardı simdi yanım da.   su ağacın ardından yine eskisi gibi çemen gözleriyle bana tebessüm etmesini ne çok özlemişim.
Bu düşünceler içinde gidip geliyordum.   Duyduğum bir sesle irkildim.
Buralar da yabancısın oğul her halde
seslendim duymadın? Diyen yaslı bir ses tonuyla daldığım düşlerden irkildim.
Bu saate buralar tekin değildir, araçta geçmez istersen seni bizim köye kadar götürebilirim.
Yaslı amca at arabasını işaret ediyordu.
Basımı kadirdim.  Gerçekten hava karamış aksam karanlığı ayrı bir güzellik katmıştı inci gibi uzanıp giden dere kenarına.
Çevreme bakindim. Kimseler yoktu yaslı amcadan başka” Elime valizimi aldım at arabasına doğru yürümeye başladım.
Yaslı amca oğul hasteldin. Nerden, nereye böyle dedi?
Aklim hala dere kenarındaki çınar ağacında kalmıştı.  Dalgınlık içinde yaslı amcanın sözlerini kulaklarımda çınladı.
Sağ ol amca dedim.  Ben koyun yeni öğretmeniyim. Tayinim buraya çekti şehirden bir araç bulamadım. Bende yürüyerek gelmek istedim dedim.
Yaslı amca şöyle bir baktı oğul buralarda bu saate yalnız yürünmez kurda kusa yem olursun
yabancısın beli dedi.
Hafiften gülümsedim. Köye yaklaşmıştık etrafta kimseler yoktu. Yaslı amca oğul seni muhtarın evine bırakıyım istersen dedi.

Bu saate okulda kalamazsın.

Çocukluğumun geçtiği koy meydanına varistik etraf birden kalabalıklaştı.
Yaslı amca atlara cüsse diye seslendi.
Atlar durmuştu.
Nedir bu kalabalık diye sordum. İnsanlar sesiz ve uzundu.
Bir yönden diğer bir yöne koşturuyorlardı.
Yaslı amcanın hafif acı bir tebessüm belirdi yüzünde yazık ettiler kızcağıza genç yasta dedi.

Şişirmiştim ve soğuk bir ürperme belirdi yüreğim de Sebebini bilmediğim bir his
Hay irdir emi dedim.
Su bizim öksüz emine gelinin kızı çimeni muhtarın oğlu hasanla evlendiriyorlardı.  Güzeler güzeli çimen kızda
nah surdaki evin oğlu kemale meyilli varmış.  Güzeller güzeli çimen evlenmen diye tutturunca zorlan kızı kaçırdılar dedi.
Yazık oldu oğul çok yazık
Çimen kızda düğün gecesi kendini dere kenarındaki çınar ağacından asmış oğul.
Dilim varmıyor söylemeye yazık çok yazık.
O an basımın donduğunu
dillimin tutulduğunu ayaklarımın tutmadığını fark etim.  Kelimeler boğazımda düğümlendi konuşamıyordum gözlerimin kapan gidini hissediyordum.
Benim çimen gözlü yârim sevdiğim. Unutmamış beklemiş,
Son ana kadar direnmiş yüreğimin parçası canimin cani koklamaya kıyamadığım.
Canimi koparıp almışlar benden.
Haberim yokmuş
Benim için benim sevgim için kendini feda etmiş. Olumu seçmişti,
Ayaklarım tutmuyordu. Bir ot yığını gibi yığıldım o aracığa kendimi kaybetmişim.
Ben onu onun beni sevdiği kadar sevememişim be doktor bey Sevememişim...
09.12. 07
LaLe/MaSaL

_________________
Ölümün gizli provasıdır ayrılık...!

Belki bir AŞK'a dört nala at sürmedim ama b'AŞK'a bir AŞK'a hep yalın ayak sürgün yedi yüreğim..

!!""Okudugum her Masalda  hep bir kahraman oldum Ama en cok kedi MaSaLiM,da yoruldum..

Hayatimda Oyle Bir Cumlesin,ki  Sana Nokta koyamiyorim

Tanridan kacarken tutuklu kaldim sana MEBEDIMSIN..

[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]


En son M@S@L tarafından Paz Kas. 15, 2015 3:33 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 2 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://birsevdamasali.yetkin-forum.com
Romeo
Seruvenci
Seruvenci
Romeo


Mesaj Sayısı : 122
Yaş : 38
Nerden : almanya
Reputation : 0
Kayıt tarihi : 25/01/08

CIMEN GOZLUM Empty
MesajKonu: Geri: CIMEN GOZLUM   CIMEN GOZLUM I_icon_minitimeSalı Nis. 01, 2008 6:22 am

cok guzel yuregine ve emegine saglik
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.romemyo.de
volkan5959
Yardimci Admin
Yardimci Admin
volkan5959


Mesaj Sayısı : 53
Yaş : 53
Nerden : CORLU
Reputation : 0
Kayıt tarihi : 19/06/10

CIMEN GOZLUM Empty
MesajKonu: Geri: CIMEN GOZLUM   CIMEN GOZLUM I_icon_minitimePaz Ocak 20, 2013 2:08 pm

Paylaşım için tşkrler emeğinize saglik Fam
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://ada39.bosfforum.com/forum.htm
M@S@L
Admin
Admin
M@S@L


Mesaj Sayısı : 5584
Yaş : 53
Reputation : 13
Kayıt tarihi : 14/02/07

CIMEN GOZLUM Empty
MesajKonu: Geri: CIMEN GOZLUM   CIMEN GOZLUM I_icon_minitimePtsi Ocak 21, 2013 3:00 am

rica ederim m:))

_________________
Ölümün gizli provasıdır ayrılık...!

Belki bir AŞK'a dört nala at sürmedim ama b'AŞK'a bir AŞK'a hep yalın ayak sürgün yedi yüreğim..

!!""Okudugum her Masalda  hep bir kahraman oldum Ama en cok kedi MaSaLiM,da yoruldum..

Hayatimda Oyle Bir Cumlesin,ki  Sana Nokta koyamiyorim

Tanridan kacarken tutuklu kaldim sana MEBEDIMSIN..

[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://birsevdamasali.yetkin-forum.com
BELALIM_PH
D-Moderator
D-Moderator
BELALIM_PH


Mesaj Sayısı : 520
Yaş : 53
Nerden : almanya
Reputation : 1
Kayıt tarihi : 05/01/12

CIMEN GOZLUM Empty
MesajKonu: Geri: CIMEN GOZLUM   CIMEN GOZLUM I_icon_minitimeCuma Şub. 08, 2013 3:25 pm

O an basimin dondugunu
dillimin tutuldugunu fark etim.. Kelimeler bogazimda dugumlendi Konusamiyordum, gozlerimin bir anda kapangidini hisediyordum . EMEGINE YUREGINE SALIK HARIKA YORUMLAMISIN -------
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://birsevdamasali.yetkin-forum.com/
 
CIMEN GOZLUM
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» CIMEN GOZLUM
» Ah be kara gozlum
» HATIRLA DERYA GÖZLUM
» BU KADERMIS BE KAHVE GÖZLUM
» Ay yüzlüm yağmur gözlüm

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Bir Sevda Masali :: Bir-Sevda-Masali Ozel :: Deneme ve yazilarim-
Buraya geçin: