Bir Sevda Masali
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Bir Sevda Masali

HOŞGELDİNİZ
 
Portalli*AnasayfaAramaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

♥️♥️14 02 2007♥️♥️♥️14022024♥️♥️♥️ Masal Gibi 17 Yil♥️♥️Yil dönümümüz kutlu olsun..♥♥️♥️♥️♥️♥️♥️♥️♥️ ♥️♥️♥️♥♥♥️♥️♥♥♥️♥️♥️♥️♥️♥️Sizinde BiR MaSaLiniZ Olsun Istemezmisiniz?♥️♥️♥️♥️♥️♥️♥""

♥️♥️♥️♥️YONETICI KADROMUZ♥️♥️Admin M@S@L♥️DJ~VOLKAN* DJ*♥️♥️♥️♥️♥DJ:BELALI♥️..


 

 ETKİ,TAKLİT,ESİN VE ÖZGÜN DİZGESİNE YAZILAR

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Göktürkm
Misafir
Anonymous



ETKİ,TAKLİT,ESİN VE ÖZGÜN DİZGESİNE YAZILAR Empty
MesajKonu: ETKİ,TAKLİT,ESİN VE ÖZGÜN DİZGESİNE YAZILAR   ETKİ,TAKLİT,ESİN VE ÖZGÜN DİZGESİNE YAZILAR I_icon_minitimePaz Kas. 11, 2007 12:04 am

BİLMEK,BİLDİĞİN HENÜZ GELMEMİŞKEN BİLEBİLMEKTİR…

Bilinen ve görünenden büyük oyunu çözebilmeye giden yolun alacakaranlığında:


Hepimizin geri çekilme zamanları var. Bir şeyin gelip “dayanılmaz”a vardığı bir yerden bahsediyorum.Geri çekilmek tabir ediliyor. Yani ricat ediyorsunuz!..

Ricat, içselleşmeden tam isimlendirme ile belki inzivaya gidiyor ! Yani, insanın kendi duyumsama ve düşünmeleriyle hesaplaşmalar yaptığı yalnız kalışlara…

Ben; bilmek, bildiğiniz henüz gelmeden bilmektir tamgörüsü olarak söyledim. Bire bir karşılayacak mı bilmiyorum ama, şunları ayırabilmeyi denemek istiyorum:

Madem gelmesi kaçınılmazda muhtemel olanı henüz, gelmeden, teorik olarak bilmenin tamgörüsüdür dedik. O zaman bu ricat olur mu? Olması konusunda isteğinizle alınmış bir kararınız yoksa, bunu ricattan içselleşmeye yakınlaştırsak sonuç duyumsama mı düşünseme mi boyutunda “inziva”ya sürükler insanı ?!

Akılın geçici tutulması mı yoksa duygunun bir sonraki açılımlar için yenilenmeci kırılması mı nedenlidir inzivaya giden içselleşmeci ricat ?

Bir içedönüş olarak ricat, eğer içselleşmeye değişiyoryorsa inziva olgusuna yol açabilir. Münzevi olmuşun seçilmiş, kabul edilmiş, belki de zamanlı ve geçici olan “artık takmıyorumcu” yalnız kalmaya zorunlu oluşudur.

Bildiğiniz henüz gelmemişken, bildiğinizi “genel insan çoğulsal doğrusu” ön bile göremiyor iken üstelik..

Tutulma ve kırılma nedeniniz, akıl-duygu/inziva-münzevi bağlamında, emperyalizmin korkaklığı ve üstten bakan aşağılayıcı saldırganlığının ricatıdır diyebilir miyiz?

Gelmemiş olanı daha ‘henüz’ değil iken bilmek, cevabı sadece birilerinin gizlisinde soyut düşünce eylemliliğinde iken ‘soruyu bilmek’ kerametçiliği midir?

Ben olgulara hiç böyle anlam yüklemedim..İçinde gizem ve geleceği görmek var.

Bakışımız, bir yerlerin bizden veya toplumsalımızdan önce ve bize yönelik bildiklerini, birbirinden farklıymış görünen çok ilgisiz olguları bağlantılandırarak sorulaştırmaktır.

Olabilecek cevaplara bakarak sorulaştırmak şeklindedir.Sorulaştırmak ise eğer; aklın soyut cevaptan, soruyu mantıklı bir somutta dizgeleme ile çözmesi eylemi vardır.

Somutlaştırmabilme yetisi yoksa, cevaba sorduğunuz soru anlamsızlığa sorulmaktan başka bir işlev görmez ! Soru akılla sorulmalıdır ?! Düşüncede somutlandırılır, bu nedenledir ki, bilmeye eklemek dediğimiz “bilim” ve eylemi teori, pratikler bileşimine giden bir yerde durmaktadır.

Duygusal kavramlardan bakıp, bundan sadece türetilebilen ama, üretilmesi mümkün olmayan sorular ve bunları düşünceleştirmek komedisi, bireyi de toplumsalı da sayıklama şeklinde bir zırvalar bütününden öte nasıl bir feraha çıkarabilecektir?

Tanımlamakta zorlandığın bunca olgu varsa, cevabı olmayanlar manzumesi soru yoğunluğunda yaşamak, seni sürekli münzevileştirir.İnzivalardan çıkamaz olursun.

Peki ve öyleyse, tanımlayamadığımız algı/olgularımız, en kibar söylemle ne halde durmaktadır? Bulacağımız cevap bizi, birey ve ulus toplumsal gerçeğimizi en acı hissedişte farkında olmaya götürecektir !

Acının en yoğununda bir algılama “güzel acıdır” ! Uyarıcı ve uyandırıcılığındadır,o “güzel” sıfatını hak edişi acının.

Bu cümleden devamla, açıklanamaz ve tanımlanamazlarda kalmak öncelikle insan tanımları dışında olmaktır. Güç odaklarına, İlahi komedilere ve gizemciliğe değer yüklenmişliğe giden yol insanın duyumsama bölümlerine hitap ediyor.

Öyleyse bu bilim dışılıktan akıl, oradan da duygu dışılığa varma süreci, emperyalizmin insanı insanlık dışına çıkarma eylemidir.

Akıl-bilim ve duygu sürecine emperyal ve sömürgeci ucubeliğe karşı mücadele “irade”si ekleyerek insana bir tanımda biz yapmış olduk diyebiliyorum !

Çünkü ve “geçici mutlak(!)”da dayatmalar yapan emperyalizm de tam bunu öneriyor ! Bunca akıl dışılık çizgisinde duygu/duyumsama öneren bir gerçektir artık bu…

Bu kadar bilim ve tekno imgeleri modernite kullanarak, bunca postmodern önermeler faşizmine vardırdığı gericilikleri yapan emperyal kapitalizmin yeni bir türedi tipolojisini teşhis ediyoruz:

Ortodoks ve doğmatik geri 15.Yüzyıl bilim mistikliği yeni önermeli Emperyal kapitalizm’e ne dersiniz ?

Ya da ana veya asal temelde en büyük gerici Emperyalizm ve piçi kapitalizm !

Akıl merkezli bir çıkış noktalılık veya duygu çıkışlı bir merkezde ‘bilim insanı’ ya da çözümleyen toplum demek istiyorum: Sorunsalına çare olan cevaplar bulacaksa, buluduğu cevabi sorular öznel ve nesnel doğru kargaşasından reel sorularda doğruya varabilecek midir?

Buldukları ne kadar ikna ediciyse ve toplumu bireyden başlayan bir ulusal demokratik “istiklal-i tam bila kayd-ü şart” ricat inzivasına götürebilecektir !..

Birey olarak duygu dengemize şerefsizce saldırıyor. Düşünme dizgemize suskunluğa ve inzivalara götüren görünmez saldırılar yapıyor.

Bu yüzdendir ki işte; istiklal-i tam Türk ve ülkeye iman edilmişlik gerçeği şerefsizleşmeye direnmek ricatıdır.

Birey olarak, toplum olarak mutsuzluğumuzun nedeni bundandır. Ne geçmişimizi ne geleceğimizi göremez hale getirdiler.

Şerefsizler sürüsü emperyalizmin kulları, onurlu ve direnen Türk bireylerinden oluşmuş ulus toplumsalımızdan korkmaktadırlar.Bir kişi bile kalsa korkmaktadırlar!

İşte bu nedenle, utanmazca ve kendileri gibi kula kul olmuşlar güruhu olsun diye herkes, saldırganlıklarındaki acımasızlıklarının sınırıda olmayacaktır.

Şerefsizliğe direnen, aklını ve duygularını haraç mezatlara dökmemiş Türk insanından oluşmuş Türk Ulusu’na, inandığınca yaşamak mücadelerinde selam ve saygılar gönderiyorum.

Yaşasın, Kuvva-i Milliye’ci Türk aydınlanması 1923 çizgisi !

Yaşasın, Türkçe ve türk(ü)lerin anlamındaki bir güzel hayat için amaçlı yaşamayı göze almış Türk insanı !..

Yaşasın, “istiklal-i tam” Türkiye Cumhuriyeti !

Beyni ile midesi, yüreği ile bel aşağıları yer değiştirmişlerden olmayacağız.

Geneli oluşturan özel soysuzlar toplamına katılmayacağız.


Göktürkmen
11.Kasım.2007

Ankara
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
ETKİ,TAKLİT,ESİN VE ÖZGÜN DİZGESİNE YAZILAR
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» İNTERLOCK ÖZGÜN ŞİİRLERİ..
» Türk Ulus Toplumsalına Yazılar

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Bir Sevda Masali :: Turkiye& Dinimiz :: TARIH-
Buraya geçin: