Zamanın içinde geçmişin kendisinde biraz kızgın biraz yorgun bir çoban varmış. Yine bir gün koyunlarıyla beraber dağlarda gezerken güneşin bunaltıcı sıcağı ve dağ tepe gezmenin verdiği yorgunlukla bir söğüdün altına oturur ve başlar kavalına çalmaya. Kavalından dökülen nameler ilerde büyük bir sanat eserinin öncülüğünü etmektedir. Kavalını çalarken uykusu iyice bastırmıştır ama uyursa kuzuların başına bir hal geleceğinden korktuğu için uyuyamamaktadır. Uyuyamasa da hayal kurmaya başladığı sırada sıcağın ve yorgunluğa dayanamayıp uyuyakalmıştır.
Daha sonra rüyasında beyazlar içinde bir kız görür ve aşık olur. Günler birbirini kovalar ancak kızla konuşma cesaretini bir türlü gösteremez. Her geçen gün iyiden iyiye bağlanmaktadır. Ama kimse bu derdine ortak olmamaktadır her ne kadar kendi derdini kendi çözen biride olsa ilk defa omzunu dayayacak bir dost aramaktadır. Maalesef yine yalnızdır. Ona her gün mektuplar, şiirler, şarkılar yazar rüyasında ama çoğunu beğenmeyip yırtar atar. Bu süreç böyle devam edip gider ama artık dayanacak takati kalmamıştır. Bir gün yanına gider ama birde ne görsün parmağında bir alyans. Beyninden vurulmuşa döner ve bu işin aslını öğrenmek için kadıya gider. Kadının kapısını çalar ve içeri girer:
"Selamın aleyküm"der çoban
"Aleyküm selam"der Kadı
"Sizin engin bilgilerinize dayanarak bir şey sormak istiyorum"
"Tabi evladım"
"Ben deliler gibi bir kız vurgunum"
"Ne kadar güzel bir şey bu, sorun nedir?"
"Sorun, onun parmağında bir yüzük gördüm ve buna gerçekten çok üzüldüm"
"Nasıl bir yüzüktü?"
"Gümüş, fazla işlemesi olmayan sade bir yüzüktü"
"Peki hangi elinin parmağında takalıydı"
"Sağ elinin yüzük parmağında efendim"
"Sana bir şey söyleyeyim oğul!
Yüzük vardır kelepçe gibidir bu yüzüğü takan insanlar birbirinden hiçbir zaman kopmaz, yüzük vardır sadece formalite icabı takılır sorun onu takmak değil taşımaktır. Onun için sana bir nasihat "Gördüğün her şeyi gerçek sanma ama gerçek değil deyip de aldırmazlık yapma"der kadı ve çoban yanından teşekkürlerini sunarak ayrılır.
Çoban, kadının yanından ayrıldıktan sonra aşığını tanıyan birilerini bulmak için yola koyulur, kasabaya gelir. Sorar soruşturur ve onu tanıyan birine rastlar ancak o hiçbir şey bilmemektedir sevdalısı hakkında. İyice çıkmaza giren çoban artık kaybedecek hiçbir şeyinin olmadığını düşünerek sevdalısıyla konuşmaya karar verir. Ancak konuşmak için bir türlü ortam bulamamaktadır. Düşünür taşınır ve bir name yazar yazdığı nameyi kapısının önüne bırakır ve kaçar. Ondan sonra beklemeye koyulur. Aradan kısa bir zaman geçtikten sonra bir name gelir, hemen mahfazayı yırtarak açar, içinde yazılı olanları okuduktan sonra sevinçten çılgına döner. Tam o sırada çok şiddetli bir fırtınayı hisseder ve gözlerini açtığında her şeyin bir rüya olduğunu anladıktan sonra büyük bir üzüntü yaşar ve bu üzüntü bununla sınırla kalmamaktadır kafasını kaldırıp etrafına baktığında ona emanet edilen yüzlerce koyunun kurtlar tarafından talan edildiğini görür. Ama rüyasında gördüğü kızın her şeyi kaybedecek kadar değerli olduğu gelir aklına ve kafasını yerden kaldırdığında o nur yüzlü sevgili tam karşısındadır, hiçbir şey söylemez alır kavalı eline rüyadan önce çaldığı nameyi çalar ve üzerine şu sözleri yazar:
Eski bir gelinliğe
Bir bakır bileziğe
Annemden kalan bu yüzüğe
RAZIYSAN GEL BENİMLE
Bir tanrım var bir de sazım
Şu dünyada yapyalnızım
Yarınımdan umutsuzum
RAZIYSAN GEL BENİMLE
Bazen aç bazen susuzluk
RAZIYSAN GEL BENİMLE
Bir lokma ekmeğe
Bir yudum su içmeye
Yine de şükretmeye
RAZIYSAN GEL BENİMLE
Bir tanrım var bir de sazım
Şu dünyada yapyalnızım
Yarınımdan umutsuzum
RAZIYSAN GEL BENİMLE
Bazen aç bazen susuzluk
RAZIYSAN GEL BENİMLE
Gelir misin benimle?
...Seni Çok Seviyorum...
alinti
_________________
Ölümün gizli provasıdır ayrılık...!
Belki bir AŞK'a dört nala at sürmedim ama b'AŞK'a bir AŞK'a hep yalın ayak sürgün yedi yüreğim..
!!""Okudugum her Masalda hep bir kahraman oldum Ama en cok kedi MaSaLiM,da yoruldum..
Hayatimda Oyle Bir Cumlesin,ki Sana Nokta koyamiyorim
Tanridan kacarken tutuklu kaldim sana MEBEDIMSIN..
[Resimleri sadece adminler görebilir.]