Çağdaş insanın başı gerçekten belada.Çünkü sadece "başarılı olmak" yetmez; o "en kısa zamanda başarılı olmak" zorunda.Sürecini kısaltmak yetmez;başarının miktarı da bir o kadar önemli.
Kısa zamanda çok işler,büyük işler başarabilmenin elbette bir de maliyeti var:Hızlı yaşam.
Hızlı yaşam,yarışmaya katılmanın kaçınılmaz sonucu.Yarışmadaysanız,geride kalamazsınız, geride kalmayı istemezsiniz.
Modern hayatın hızı,başarıya odaklanmaktan kaynaklanıyor.
Peynir büyük ve fakat yol kısa ise,farenin süratle kapana atlamasından daha doğal ne olabilir?
Herkes koşacak ama siz geride kalacaksınız.Olur mu? Siz de birlikte koşmalısınız.Bu seçeneği işaretlediniz mi,kapan üzerinize kapanır:diğerleriyle birlikte koşanlar,ister istemez diğerleri kadar ve diğerleri gibi koşacaklardır.
Kimsenin başkalarını suçlamaya hakkı yok.Çağdaş yaşamın kurgusu böyle.Bu kurgu,bu çark insanlığın da canına okuyor.
Yoksulluğun tadını çıkarıp kendi hâllerince yaşamın kıyısında ikamet etmek yerine,bile isteye bu yarışın gönüllü koşucuları hâline gelmiş olanlar,bu saatten sonra duramazlar.Biraz soluklanmak, biraz dinlenmek için olsun,durmak,ne yazık ki artık yarıştan çekilmekle,yarıştan çıkmakla eşanlamlı.Durursanız,yarıştan atılırsınız.
Bu yarışa katılan herkes,başarıya ulaşmak için bir şeyler yapmak zorunda;hem de farklı bir şeyler...
Demek oluyor ki yarışmacılar ancak yaptıklarının hızı ve miktarıyla diğerlerine fark atabilirler.
Fark atmak,diğerleriyle aradaki mesafeyi açmak demek.En nihayet öne geçip ipi göğüslemek için,yerine getirilmesi gereken bir şart.Bir yarış çünkü bu.Hem de kıyasıya,ölesiye bir yarış.Kahrolası bir yarış.Ölümle noktalanacak bir yarış.Anlamsız bir yarış.
Çağdaş insan,yaptıklarından dolayı ileri gideceğine değil,yap(a)madıklarından dolayı geri kalacağına inandığı için,başkalarının yap(a)madıklarını yapmayı marifet biliyor.Başkalarına fark atmak,dolayısıyla yarışı kazanmak için,başkalarının yap(a)madıklarını yapmaktan kaçınmıyor;yap(a)madıklarını,yani yapmaktan utandıklarını.
İnsanlar yaptıklarıyla övünüyorlar,ve insanın yaptıklarıyla değil sadece,yapmadıklarıyla da insan olduğunu,olabileceğini unutuyorlar.Oysa insan olmaktan söz eden herkesin 'yapmak' zorunda olduğu şeyler kadar,'yapmamak' zorunda olduğu şeyler de vardır.İnsan bir şeyleri yaptığı,yapmayı istediği kadar,bazı şeyleri de yapmadığı,yapmayı istemediği için insandır.
Başarmak,sadece bir şeyler yapmayı değil,bir şeyler yapmamayı da başarmak demektir.
Ve ne ilginçtir ki yap-ma-mak bir enerji sarfı gerektirmiyor.Bir zahmet ve külfet gerektirmiyor.Adı üstünde yapmaaaaaa.
Bir şeyi yapmaktan utandığımız için,o şeyi yapmayız,yapamayız,yapmayı istemeyiz. Utanmıyorsak,kimsenin kuşkusu olmasın ki her şeyi yapabiliriz.
İnsan her şeyi yapmamalı oysa.Bu hayatta yapamayacağı şeyler de olmalı,"hayatta yapamam!" diyebileceği şeyler de..
Ne var ki insan başardıkça,zirveye doğru tırmandıkça,yapacağı işlerin miktarı arttıkça,ne gariptir ki yapmadığı,yapmayı istemediği şeylerin miktarı da azalıyor.Kısmî başarıları,ona,artık kendisinin utanmaya ihtiyacının olmadığını fısıldadığı için,o da yapmayı her hal u kârda yapmamaya yeğliyor.
Herkes düşünsün bakalım,"hayatta yapamam!" diyebileceğim neyim kaldı!
BU GÖZLER SENİ GÖZLER 27 TEMMUZ 2009 PAZAR İSTENBUL
Bugözlersenigözler 27.Temmuz.2009 İstanbul