bugozlersenigozler MasaLci
Mesaj Sayısı : 21 Yaş : 66 Nerden : türkiye Reputation : 0 Kayıt tarihi : 29/05/09
| Konu: Promete ile Romeo ve Juliet;e aykırı bakış - 3 C.tesi Eyl. 05, 2009 1:53 pm | |
| Mesela insanda var olan hislerden biri de aşktır.Bir kişi ya da topluluğu tutkuyla,katıksız ve çıkarsız olarak sevmektir.Bu insanî ihtiyaçta hiçbir çıkar güdülmemeli,onda bencillik,çıkarcılık gibi kirler yer almamalıdır.Ancak insan tüm aşklara bir şeylerin bulaştığını,içine heveslerin karıştığını,kişisel çıkarların ve bencilliğin bulaştığını ya da içinde zaaflar barındırdığını ve çabucak tükendiğini görünce,bu ihtiyacını giderememektedir.İnsanın mutlak temiz ve kutsal bir aşka ihtiyacı vardır ve böyle bir aşk ise yeryüzünde yaşayan,nefes alan ve diğer binlerce tutkuya sahip olan insanın kalbinde oluşamaz ve devam edemez.O halde ne yapmalı? Bu ihtiyacı nasıl gidermeli? Elbette ki Aşk Tanrıları yaratarak..Bir duygu şahsiyet kazanıyır,dış dünyada bir cisme dönüşüyor ve bir puta,bir tanrıçaya ve bir hayali kişiye dönüşüyor.İnsanı,tarih boyunca kendi toplumunda ya da kendi döneminde mutlak derecesinde fedekârlığa sahip bir insan görmeğe muhtaçtır.Yani başkalarının yararı söz konusu olduğunda onun toplumuna,halkına,insanlığa olan aşkı ve sevgisi ön plana çıkar.Artık onun için kendisi yoktur.Tüm istekleri ortadan kalkar,kişisel çıkarlarını ve beklentilerini unutur.Diğerlerinin menfaatı için kendisini kolayca feda eder.İnsan tarihe bakıyor,yeryüzünde yaşayan insanlar gözden geçiriyor ve bu dünyada yaşayan insanın böyle bir duyguya ve böyle bir güce sahip olamayacağını görüyor.Hatta,bu dünyada fedekârlık yapan ve toplum için kendisini feda etmeğe hazır bulunan insanları gördüğü zaman bile şöyle düşünüyor:Onun bu fedekârlığına bencillik ya da şöhret arzusu karışmıştır.Savaşta kullandığı silahın % 80 ibaşkalarının yararı içinse deeee mutlaka % 20 si gösteriş içindir.Hatta canını ortaya koyma durumlarında bile bazen bütünüyle bencillik göze çarpmaktadır.Hayali değil de gerçek insanın en pâk ölümünde bile bencilliğin ve göterişin lekesi açıkça görülmektedir.
Mevlana Mesnevî'de büyük bir mücahitten bahsediyor ve diyor ki o kılıçlar çekti,çok çok savaştı.Sıcak ve kanlı savaşlardan muzaffer olarak döndü.O,ömrünün sonlarına doğru oturdu,kılıç çekip kinle ve kudretle kılıç vurmanın kendisine zevk verdiğini düşündü.Kişisel ve bireysel tutkularından biri bu,kendini göstermek biçiminde olabilir ya da "ben büyüğüm ve ben bir kahramanım" şeklinde gösteriş yapmak biçiminde olabilir.Onun bu cesaretinde hatta fedakârlığında etkili oluyordu.Bunun üzerine adam bir köşeye çekilir ve ibadetle meşgul olmağa karar verir ve başlar.Ağır ve zor oruçlar tutar,çokça namaza yönelir.Bu halde iken bir gün savaş davullarının seslerini ve kahramanların cihada çağıran haykırışlarını duyar.Sokaklardan silahların,atların ve savaş borazanlarının keskin sesleri gelmektedir.Savaş sahnesinin kurulmakta olduğu ve savaşın başlayacağı açıktır.Bir ömür boyu savaşmış olan bu adambirden irkilip dışarı çıkar.Savaş sesleri ve savaş isminin geçmesi onu tahrik eder ve bulunduğu yerden onu dışarı çıkarır.Sonra birden kendine gelir ve içindeki ikinci kişiliği ile konuşmağa başlar.Der ki:İşte bu benliktir,bu feda olmak ve cihad adı altında beni aldatmak isteyen kendi" bencilliğimdir.Niçin? Niçin sen,kendin? Şimdi "kalk savaşa git,İnancın ve dinin uğrunda kendini feda et" diyen sen,o zaman cihada çağırdıklarında beni ibadete yönlendirmemiş miydin? "Bu kez kal,yeteri kadar savaştın artık,görevini tamamladın,insan daha ne kadar savaşır ki." dememiş miydin? O halde neden şimdi beni savaşa sürüklüyorsun.Sen,aynı sensin,sen aynı adamsın.Sen beni savaşta tehlikesi daha az olan yerlere götürmüyor muydun? Tehlikeli ve ölümün kaçınılmaz olduğu yerlerden beni uzaklaştırmıyor muydun? Peki neden şimdi ısrarla beni savaşmaya çağırıyorsun? Nedenini yani bahaneni biliyorum.Çünkü sen kendindeki bencilliği öldürmeğe karar vermişsin,(Yani "Benliği,öldürmeğe) bunun başka bir çaresi yok diyorsun.Eğer beni öldürmek istiyorsan neden kimsenin bilmediği ve görmediği bu ıssız inziva köşesinde beni böylesine boğuyorsun? Burada öleceğime beni o cephede öldür ki benim öldürüldüğümü ve feda olduğumu görsünler.Böylece en azından bir kahraman bir mücahit olarak tanınayım.Beni neden bu köşede yavaş yavaş öldürüyor ve boğuyorsun? Bu durumda hiç kimse beni anlamayacak ve yaptığım bu fedakârlığı bilemeyecek!
Fransız devrimin öncülerinde Danton,giyotine yatmadan önce cellât Samson’a, “keseceğin bu başı halka göster,bu baş buna değer” demesi ile aynı duyguyu anımsatan şu olay bir tesadüf mü?Şöyle ki
Bedir Savaşında ufak tefek kısa boylu bir Müslüman,(Ebu Mesut ) yerde yaralı yatan Ebu Cehil'i görünce işini bitirmek için göğsüne oturup tam öldüreceğinde Ebu Cehil şöyle dedi:"Boğazımın şuradan aşağısını kes." Ebu Mesut da ona:"Aşağıdan ya da yukarıdan kesilmesinin ne farkı var ki ?" deyince o şöyle dedi: "Başımı mızrağa takınca herkesten yukarıda dursun ve herkes,bu başın Ebu Cehil'e ait olduğunu anlasın." Ne ilginç değil mi? Bu duygu az ya da çok herkeste vardır.Fakat bazen o kadar zarif bir güce ve o kadar şeffaf perdelere,yorumlara sahiptir ki insanın kendisi bile bunu yani şöhret tutkusu olduğunu anlayamamaktadır.
Hocanın biri öğrencisine şöyle diyordu ki,bir topluluğa girip yer olmadığı halde yukarılarda bir yerlere oturmak isteyen bir kişi,kendisine zorla yer açmaya çalışır.Görenler,onun ne kadar bencil biri olduğunu düşünür.Bazılarına ise yukarıya buyurun diye ne kadar ısrar etseler de: "Hayır biz yere,ayakkabılarımızn üstüne oturduk" derler.İkinci defa davet edildiklerinde ise: "Teşekkür ederiz,burası çok rahat." derler.İnsanlar,onlar hakkında ne kadar mütevazı insanlar diye düşünürler.Halbuki hakkında böyle düşünülen insan,birincisinden daha bencil olabilir.Yukarıda oturmak isteyen kişinin az bir bencilliği vardır ve:"Benim yerim orası ben de oraya gitmek istiyorum, herkes benim yukarıda oturmaya layık olduğumu anlasın" der.Ancak aşağıda oturmak isteyen ise demek istiyor ki: "Benim yerim de orasıdır.Beni,siz oraya davet ediyorsunuz.Demek benim yerimin yukarı olduğunu anladınız.Bu durumda benim bencilliğimin derecesi de en az onlarınki kadardır.Ancak ben şunu göstermiş oluyorum:Ben o kadar iyi biriyim ki gördüğünüz gibi aslında yerim yukarıda olmasına rağmen,ben aşağıda oturuyorum.İşte bu benim onlara göre sahip olduğum görece bencilliktir." Boşuna TEVAZU,KİBİRDEN GELİR dememişler..Ruhsal konular bazen öyle bir şekilde ortaya çıkar ki,onu dikkatli bir şekilde analiz edip yorumladığınızda, güzel dış görüntüsünün altından "kişiliğinin","bencilliğinin" ve "çıkarlarının" gerçeği şeffaf bir şekilde ortaya çıkar. (Devam edecek )
En son bugozlersenigozler tarafından Paz Eyl. 06, 2009 1:52 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 2 kere değiştirildi | |
|
M@S@L Admin
Mesaj Sayısı : 5612 Yaş : 54 Reputation : 13 Kayıt tarihi : 14/02/07
| Konu: Geri: Promete ile Romeo ve Juliet;e aykırı bakış - 3 C.tesi Eyl. 05, 2009 2:40 pm | |
| aşktır.Bir kişi ya da topluluğu tutkuyla.katıksız ve çıkarsız olarak sevmektir harika bir yazi emegine yuregine kalemine saglik yazilarinizi buyuk zevfkle takipcisi oldum _________________ Ölümün gizli provasıdır ayrılık...! Belki bir AŞK'a dört nala at sürmedim ama b'AŞK'a bir AŞK'a hep yalın ayak sürgün yedi yüreğim..
!!""Okudugum her Masalda hep bir kahraman oldum Ama en cok kedi MaSaLiM,da yoruldum..Hayatimda Oyle Bir Cumlesin,ki Sana Nokta koyamiyorim Tanridan kacarken tutuklu kaldim sana MEBEDIMSIN..[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] | |
|
hakan_ates_06 Seruvenci
Mesaj Sayısı : 123 Yaş : 35 Nerden : DÜNYADAN Reputation : 0 Kayıt tarihi : 04/07/09
| Konu: Geri: Promete ile Romeo ve Juliet;e aykırı bakış - 3 Salı Eyl. 08, 2009 5:54 pm | |
| güzel söze asla bi süzüm yoktur ellerine yüreğine sağlık paylasım içn teskkürler........... | |
|