M@S@L Admin
Mesaj Sayısı : 5612 Yaş : 54 Reputation : 13 Kayıt tarihi : 14/02/07
| Konu: Yüreğinin sığ menzillerinden hicranlı bir sevda Çarş. Haz. 27, 2012 2:50 pm | |
|
[Resimleri sadece adminler görebilir.]
Yüreğinin sığ menzillerinden hicranlı bir sevdaya yürüyorum Göğsümdeki arsız bir zamanla, düşlerimi salıyorum suretlerine Sevda güle vuslat sızısıyla yürürken ruhumun izini sürüyorum Eksik yaşadığım ne varsa yaşamak istiyorum kutsal yüreğinde
Şiirlerimin nöbeti bitince yosun gözlerini özlemekten vazgeçeceğim. Hasret türküme saz olan yüreğinin mızrap dokunuşlarını başka gözlerden bekleyeceğim. Acımı içime gömüp, biçare yalnızlığıma sövüp, bir daha denizlerden gelişini istemeyeceğim. Seni hatırlatan şarkılar susunca, gönlüm çaresizliğin bastonuna tutununca su damlam, bu acılar atlasında, yüreğinin coğrafyasında yaşamayı terk edeceğim.
Anıların fırtına kucaklaşmasını yüreğine dolayınca, kare kare anılardan en içlisine ağlarsın. Islanmayı özleyen yanaklarına sızınca yaşlar, ağrır sol yanın. Oysa, acılardır şerbetindeki kızılcık, sevdadır içini kemiren umarsız kılçık. Hayata gülücükler beleyerek, ruhuna başka sevda urbası biçerek ve kaderine kahrederek döner bu anlaşılmaz küre, günlerin yalan ve çürük tespihini hışımla çekerek.
Her yaşanılan anla, arsızca geçen zamanla bir çığ topu oluyorsun sen dağlarımda. Eksik yaşadığım ne varsa, ne varsa sevmenin tadına varılamamış bizimle kalsın, bizimle tamlansın istiyorum. Öfkemin alacasına gözlerin düşüyor gönlüm azıksız kalınca. Örümcekler imparatorluğunun ormanlarına dalıp, ateşlenmeleri unutan taş ocaklarında buluyorum seni. Yüreğim ellerinde paramparça, gönlüm dilindeki şarkılarla çocukça, bedenim bedeninde kasırgalara karışıyor yağmurlarla.
Kimi, yitirilmiş ve örselenmiş düşlerimi salıyorum dönüşümsüz suretlerine. Hiç kapanmayacak davalar iliştiriyorum dosyama. Gözlerin ve dudaklarının yalvarışında demir kapılar kapanıyor suratıma. Kilitleniyorum yüreğine, vurgun ve vakitsiz sevdalar ve birbirimizi düşündükçe bizi farklı limanlara götüren anılarla, damla damla çoğalan sancılarla okyanuslar arıyoruz kendi şiirimizi okuyacağımız. O hırçın dalgalar üzerinde sıra sıra yürek coşkularımızı okuyup, şiirlerimizdeki kutsal damlacıklarla yeni denizler, okyanuslar oluşturmak istiyoruz.
Gülüşlerinin kolları sarınca gövdemi, bedenimdeki bütün acılarım yüzyıl ötelere gider ansızın. Tutulan dilimi kahkahalarına yükleyerek, bitimsiz bir aşk filminin seyrine dalarım. Yüreğinin mavi perdelerinden sevda sözcükleri akarken, ben gözlerinin kuyularında susuzluğumu gideririm. Kıyımlara, tufanlara ve sancılarıma son verir, dudaklarının mevsim çiçekleriyle başka bir dünyanın sevdalısı olurum.
Beklediğimiz mutluluk kutlamalarında sensiz bir yıldız gülüşü daha düşerdi boşluklardan kayarak. Gönlümüzden geçen, ancak gururu seçen kelimelerimiz kor yüreğimizin zindanlarında sancılara karışırdı. Kadehler birbirine çarpıyordu o deniz ışıltılı meyhanede. Unutuluşa boşalırken zaman, dilindeki kahır şarkıları hep aldanışa okunuyordu. Akrep sinsi düşlere yol alırken sarhoş fısıltılar gün ışıklarıyla yeniden dansa duruyordu. Dizginlerini bıraktığımız bir sevişmenin en mahrem yerlerinde köpüklü denizler doluyordu odamızdan içeri ve biz karanlıklarda bile birbirimizin ellerini buluyorduk.
Güneşin hiç batmadığı efsunlu gözlerinde yontun var oldukça, kıyında kaygısız çiçeklerin, koparılmamış, karalanmamış şiirlerin olacağım ben. Tanrıların gözlerine sürdüğü rimelle, dudaklarına dokunduğu elle, bedenine bahşettiği asaletle göz alıcı bir dünya gibi duruyorsun yüreğimde. Defalarca biçimlendirilmiş, dünyanın bütün çocuklarının sevinci yüklenmiş, en bitimsiz seraplarla gönlü donatılmış, emsalsiz bir resimsin sen. Yeryüzünün bütün cennet kuşlarını omuzunda taşıyor, bukle bukle kıvır saçlarında hayal ötesi imparatorluklar aşıyorum ben.
Hiç yaşanmamış bir bahar duruyor gönlümün yeşertilerinde. Bülbülün aşığı gül, gülün sırdaşı bülbüldür her devirde. Yüreğim nicedir rehinlerde ve bir sevdanın tanığıydı. Öpüldüğüm zaman ördek yanaklarımdan yırtılırdı sesim, kesilirdi nefesim. Uyanışlarımın zemherilerinde sözümü sakınmaz, hiçbir gelgitten yıkılmaz, en çarpıcı şiirlerle onulmaz olurdum ben. Altı üstü sevda yasası ve kurşun bile döksen siliniyor yazısı. Sesi olmayan, soluğu sevdayla buluşmayan hiçbir tümce şiir, konuşmanın sağılmadığı, hükümsüzlüğün yaşanmadığı hiçbir sevda aşk değildir.
İzmaritlerin biriktiği çingene sepetlerinde ve bu ‘alım satım dünyasında’ yitik düşler taşırız gönlümüzde. Suya istemeden karışan sevinçlerin yutkunmasında hiç durmadan çevrilir gönlümüzün sarı sayfaları. Ölümlerde tanığımız olmaz, mızrapsız sazımız sevdikçe susmaz, anlamlar, sesler ve görüntülerle dönen bu yer kürede biliyorsun ki şarkılar olmadan yaşanmaz. Zamandır onulmaz bağlarımızı onaran. Bazen bir sözcük geçer usundan ve şiire dönüşür özün. Beyaza düşülen notlarla kimi bir hüzne, kimi de bir gülümsemeye dokunarak yüreğinin şarkısını bestelersin uzak kentlerde.
Selahattin Yetgin
_________________ Ölümün gizli provasıdır ayrılık...!
Belki bir AŞK'a dört nala at sürmedim ama b'AŞK'a bir AŞK'a hep yalın ayak sürgün yedi yüreğim..
!!""Okudugum her Masalda hep bir kahraman oldum Ama en cok kedi MaSaLiM,da yoruldum..
Hayatimda Oyle Bir Cumlesin,ki Sana Nokta koyamiyorim
Tanridan kacarken tutuklu kaldim sana MEBEDIMSIN..
[Resimleri sadece adminler görebilir.]
| |
|