Bir anda çalmaya başladı o güzel şarkı, aklıma sen düştün. Elim telefona gitti. Hala düşünüyorum neden seni aramaya calisiyorum? Aklıma ilk neden sen geldin? Neden; ayrılık acısında sen, aşkın varlığında sen, yokluğunda sen, neden sen? Senden önce de sevmiştim ben birilerini aslında, senden sonra sevmeye çalıştıklarımı ama sevemediklerimi sayma… Yine de senden önce kalbimi hızla attıranlar olmuştu, üstelik çok da sevmişlerdi beni. Çok değer vermişlerdi, el üstünde tutmuşlardı. O zaman neden sana çıktı yolum, orası meçhul! Hani bir şeyler yerine oturmaz ya bir türlü, yapboz parçaları gibi, benzer ama oturmaz yerine; öyle işte, oturmadı bir türlü kalbimin o özel yerine başkalarının sevdası. Sana kısmetmiş orası ama demek senin de gönlüne benim aşkım uymadı. Olmuyor işte! Olmuyor ne kadar sevsen de zor. Birinin kalbini ve aklını severek değiştiremiyorsun. Sana uzandı elim o gece yarısı, neden seni aramaya calistim, bilmiyorum. Sen düştün ömrümün orta yerine, o yüzden de aklıma demek! Sabah pişman olacağımı bile bile dinledim o şarkıyı… Oldu ya ertesi gün arasan, neden aramadığımı sorsan, verecek cevabım da yok oysa… Aman! Bunca sorgu da fazla hala seven bir gönule! Araaramaya calistim işte! Bir tek sen geliyorsun aklıma hüzünlü şarkılarda, sevda dolu notalarda, yazılmış en tuhaf masallarda… Sen düşüyorsun bir anda sızınla birlikte kalbimin ücra köşelerine, o yüzden aramaya calisiyorum başka eller varken yanımda sevmemi isteyen. Sana geri dönecek miyim? Asla! Ama şunu da unutma; madem ölüm gibi sevmişim seni de bu dünyada, ne zaman istersem hakkım da var aramaya… Hem söz vermekle olsaydı kalbin işleri, sen de bir ömür yanımda kalacağına söz vermiştin. O zaman neden gittin diye sorarlar adama…. Reis