Öyle çıkıp gideceğim bir anda, hiç kimse duymayacak gittiğimi, sessiz sedasız bir gidiş ve bana en çok bu yakışır diye, dilime tutturup bir keyifli türkü gideceğim. Sözüm kalacak geriye bir tek, sözlerim, hepsi sende yankılanacak. Böyle derdi diyeceksin… Zaman geçtikçe anlayacaksın haklı olduğumu, zaman geçtikçe sessizce ağlayacaksın yoksunluğuna. Bu akrep ve yelkovan bozacak işi, yoksa yokluğumda koymaz sana ama bu zaman denilen cadı, gelip süpürgesiyle vuracak camına, hadi diyecek hepsini hatırla, hatırladıkça ağlayacaksın. Keşke diyeceksin, keşke daha fazla sevseydim, daha fazla dinleseydim anlattıklarını, daha fazla içime işleseydi söyledikleri. Birlikte gittiğimiz yerleri anımsayacaksın, oralarda gezeceksin, oralarda yeniden sevmek isteyeceksin, hayalim bir ağacın altında durup sana gülümsüyor olacak. Ne yiyorsan, boğazında kalacak lafın gelişi… Sessiz sedasız gideceğim çünkü böyle gitmeyi severim. İçimden mırıldanarak geçip giden sözcükleri, ortasına demir atıp sahipsiz bir gecenin, seçip bir yıldızı kendime kılavuz niyetine, düşeceğim yollara. Bir gün kalbini açıp bakacaksın, şaşırıp afallayacaksın. Bensiz ne yapacağını bilmeyen kalbin ve sen, öylece kalacaksınız. Yokluğuma alışman zor olacak elbette ama varlığıma alışman da hiç kolay olmamıştı. Bütün alışkanlıklar zor kazanılıp zor bırakılıyor. O yüzden merak etme, yeni gelene de alışacaksın. Benden parçalar arayacaksın yüzünde, sözünde, bulamadığında kızacaksın. Bütün bir ömrün özetini yazacaksın bir gün, kendine bırakılmış bir vasiyet olacak yazdıkların. Muhtemelen kendin de şaşıracaksın. Sessiz sedasız gideceğim bir gün, sen ne olduğunu anlamayacaksın. Ben de bir yol bulacağım elbet ama benden sonra tufan diyerek başka yolculuklarla, yeni hikayeler peşinde koşacağım. Ve belki bir gün en mutlu zamanında ömrünün, gökyüzünden bir tüy düşecek ellerine, sen değersiz sanıp yola atacaksın. İşte o ben olacağım…. Reis