Ya kadersizsindir, ya şanssız! Ne aşkta kazanırsın, ne kumarda, zaten hiç yüzün gülmedi ki! Ah ulan, şu milletteki baht sende olacaktı ki…. O insan yapar tabii, babadan kalmış arsası vardı; diğerinin evlendiği kisi zengindi. Öteki zaten hep dört ayaküstüne düşer, diğeri güzelliğinden, yakisikligindan kazanır, öteki kaç lisan biliyor değil mi? Senin bahaneden başka neyin var cebinde? Bırak arkadaşım bırak bana anlatma! Yapamadıkların için ne kadar uğraştığına bak önce, ne kadar inandığına, kaç kere denediğine, ne zaman vazgeçtiğine bak! Bana anlatma kendi hayatının başarısızlıklarını, mutsuzluklarını, kendine anlat! Kendine anlat ve sor, hep sen mi bahtsızsın? Dışarıdan göründüğün kadar basit değil elde etmek sahip olduklarını. Bir yerlerde bir hata yapıyorsun işte! Vazgeçiyorsun, inanmıyorsun, yeterince denemiyorsun, sabretmiyorsun ya da her neyse ama bana anlatma! Bana anlatma çünkü kolları olmadığı halde resim yapanları, bacakları olmadan basketbol oynayanları gösteririm sana. Bana bahtsızım deme, en zor ve ağır hastalıkları yenip hayata tutunanların bahtı değil, inançlarıdır kazanmalarını sağlayan. Üç günlük sevgilin seni terk etti diye, dünyanın en büyük derdi senin omuzlarındaymış gibi ağlama, kalk ayağa! Ne oldu seni istemeyen biri gittiyse? Bırak gitsin, senin gönlün teşneyse sevmeye, hak edeni arar bulursun elbette! Sen bırak ihanet eden bir insanı affedip affetmemek için düşünüp durmayı, bunu çaresizlik saymaktan vazgeç! Asıl çaresizlik, hasta çocuğunu iyileştiremeyen annenin feryadındadır. Bana değmeyecek insanların ardından, uzun süren yaslardan bahsetme! Bana anlatma, seni sevmediğini söyleyen birinin arkasından koşmayı. Bunları bahtsızlık sayma, bunlar seçim! Bana anlatma sevdayı, acıyı, ihaneti, uykusuz geceleri çünkü ben aşkın acısını da kaderin hediyesi bilenlerdenim…. Reis