Yüzünün hangi oylumuna takılsam Uçsuz uçurumlara düşüyorum Ağlayınca şişen göz kapaklarında Hangi tankerleri yüzdürdün bu akşam?... Sığınağımıza kaçan birkaç damla yağmur Gözyaşına mı karıştı yoksa?... Fazla değil mi bu sessizlik ikimize; Beni susarken bölme!...
Satır aralarındaki sızıntıdan kendimi ele veriyorum Ben sana seni gösteren bir aynaydım Dökülseydi sırlarım sen de göremeyecektin Ben ki kendimi yine sırlardım Sen kendine yeni aynalar bakmasaydın Buldun mu yüzüne en uygun olanını? Ve ağrılarını saklayabildin mi sırsız aynaların sırrına?... Kulaklarıma sağır sesler peydahladım Beni susarken bölme!...
Az daha doğduğumuz öykü de ayaküstü ölüverecektik; Anamızdan emdiğimiz acılar burnumuzdan gelecekti az daha.. Dipsizliğinde dibi tutarmış sandık sanma oyunlarımızda Meğer suskunluğumun dibi karaymış Ben kuyu sanmışım Beni susarken bölme!...
Merhemine biraz Ağrı sür biraz Toros Yol ortasında adresim yutuluyor bırakma ellerimi Duru durdurmaya duramıyor durak sandığımda köprüleri Oysa her şeyi birleştiren köprüler yine ayırdı bizi Saçlarını sakladığın rüzgarı biraz savursan Açılmayacaktı bu kıyı şeridinden Zulamdaki sardunya suskuları Beni susarken bölme!...
Ellerin büyükken ellerimden Hangi coğrafyama sakladın mendilleşen parmaklarındaki yaşları?... Bana do minör bağırma Uslu bir su kuşuyken bünyemde Verdiğin geçici rahatsızlık için ömür dilerim senden sadece!... Ben sana ne yaptımların kaldı bak Bu ucube caddelerde Sus manın onaylamak olduğunu hatırlattığın bir gecede Beni susarken bölme!...
|
|