bugozlersenigozler MasaLci
Mesaj Sayısı : 21 Yaş : 65 Nerden : türkiye Reputation : 0 Kayıt tarihi : 29/05/09
| Konu: ARAYAN ASLINDA,GERÇEKTE ARANANDIR.(GÜZEL VE GÜZELLİK HK) -4 Cuma Haz. 19, 2009 12:57 pm | |
| Güzel'in güzelliğinin onayı,ne ilginçtir ki Türkçe'de,genellikle,güzele mülkiyet istemiyle koşullanır.
Mülkiyet altına alınamadığı,ele geçirilemediği,kendisine sahip olunamadığı takdirde, 'güzel' hakkında "güzeldir" yargısını dile getirmek,neredeyse bir şeref-onur meselesi hâline getirilir;
Karacaoğlan "Güzele güzel demem" diye haykırır,ardından da hemen ekler:
— "güzel benim olmayınca!"
İlk bakışta bu yabanî bildiri,çiğ bir "benci"liğin,dışavurumu gibi algılanabilir.
Oysa gerçek hiç de böyle olmayabilir.
Öncelikle bu sözün eril karakter taşıdığı açık ve bariz.
Güzel dişi,güzellikse dişildir.Güzelin güzelliğini onaylamaktan kaçınan kişi de bir er.Erkek.
Bildiri,sadece erkekçe değil,aynı zamanda erkeksidir.
Kendisinin olmadığı takdirde güzele güzel demeyeceğini ilân eden genç adam,aslında,ahlâkî bir bildirimde bulunuyor.Çünkü beğenip beğenmemekten değil,aksine beğenisini açıkça dile getirmekten kaçınacağını vurguluyor.Yani "güzeli güzel bulmayacağını" değil, "güzele güzel demeyeceğini" söylüyor.
Bu beyanın sadece kişisel değil,toplumsal bir anlamı da olacağından,ciddi niyetler (!) taşımadığı takdirde,erkeğin güzele güzel diyememesi,sadece huzurunda değil,arkasında bile bir kadına iltifat etmekten kaçınması,bu bağlamda,gayet tabii.
Türk erkeği,başkasının kadını (eşi?) hakkında estetik beğeni yargısında bulunabilir mi?
Kendisinin olmayan güzele,güzel diyebilir mi?
Anadolu'da ve pek tabii ki genellikle...
Cevap,bu koşullar altında olumsuz olacaktır.Çünkü kendisine 'yasak' olan hakkında,Türk erkeği,estetik beğenisini dile getirmekten kaçınacaktır.
Başkalarınca paylaşılmasının yasak olduğuna inandığı güzelliği ilan edemez Türk erkeği.
Belki itiraf edebilir ama sessizce.Ancak kendi duyabileceği kadar.
Dese dese,en çok, "güzel bakmak sevaptır" der ve susar.
Güzel yargısının dile getirilişi,estetik değil,etik bir sorundur.
Özgürlük işin içine girmedikçe,nasıl ki etik temellendirilemezse,estetik de temellendirilemez.
Tüm toplumsal zorunlulukların 'özgürlük' kavramıyla aklanması ne büyük bir çelişki!
Yapmak zorundasın,çünkü özgürsün arkadaş!
Zorundalığımın teminatı özgürlüğüm.
Bu yargıyı sükûnetle ögelerine ayırıp ayıramayacağınızı bilemiyorum,ama,şayet siz de özgürlüğü zorundalığın (cebrin) teminatı olarak görüyorsanız benim gibi özgürlüğü mümkün kılanın bizzat zorunluluğun kendisi olduğunu da kabul etmek zorundasınız.
Yani?
Yani prangaların yoksa,bil ki özgür değilsin Bu hamur (güzellik hamuru ) çok su götürür.Ama ben dört bölüm halinde yazdığım kadarıyla yetinmek istiyorum.Saygılarımla | |
|