Bildiğim, bilmediğim bütün uzaklara gittim. Senden başka yüzlere baktım, adamlar gördüm, kadınların kahkahalarını izledim. Her şey çok tanıdıktı, her şey çok yabancıydı…. Sormadım hiç, haddimi bildirmişti aşk, hiçbir şey sormadım. Çatılmış kaşlarım, yalın ayaklarım, sadece yürüdüm bu hayat yolunda. Bütün zamanlar, gelmiş, geçmiş ve gelecek olan tüm saatler, bu anda birleştiler. Güneşe baktım en sıcak anında, içine çekti beni. Ateş oldum, kül oldum, sen oldum, ben değildim artık, koca bir evren oldum. Sözlerimin ışık olduğunu gördüm, bedenimin değersiz olduğunu… Bir tek aşk kaldı elimde, elim bile onu tutmasa sanki yok olacaktı; aşkla anlam kazandım. Bir hayat kadınının kirpinden baktım hayata, bir çobanın kulaklarıyla duydum, bir ninenin köyünde gördüm ağacı, erenlerin dergahının kenarından uçtum. Sadece aşk kaldı dünyada; an geldi, ne sen vardın, ne ben sondum…. Bir türkü uğruna şehirleri yakıp geçtim, öyle ya artık ben de güneştim. Madenler erittim istemeden, aşkın da gücünü bilmiyorsan, tükettiğini öğrettim. Sonra bir yıldıza uçtum, aya gittim. Orada da seni buldum. Aşkı sonsuzluğa da savursan, sahibine dönüyormuş, anladım. Döndüm tekrar karanlık odama, yanımdan kırık cam parçaları geçti, bir çocuk ağladı, paralar elden ele ulaştı, adamlar yüzüme baktı, kadınlar masalarda kırmızı rujlarıyla kahkahalar attı. Her şey kendi dengine döndü… Ben yine seni sevdim, ben yine elimde tuttum aşkı çünkü hayvanlar gibi, duygular da ne kadar uzağa bıraksan evine dönermiş… Yeni öğrendim! Ama unutamadığım sendin, seni sevdiğimdi.........