Neden geri geliyorsun, gittiğin yerde kalsaydın. Koşarak gittiğin, arkana bakmadığın bu hayata niye dönmek istiyorsun? Hadi istedin diyelim, o yüzü nerden buluyorsun? İnsan ömrü kısa, yaşam bana verilmiş çok değerli bir hediyeyken; hakkını daha önce harcamış ve kalbimi kırmış bir kadinla yeniden zaman geçireceğimi nereden çıkarıyorsun? İnsanlar değişir diyorsun, haklısın! Sen hiç hata yapmadın mı diyorsun, onda da haklısın! Ancak ben de senin gibi değiştim işte, bunu anlamıyorsun. Her hareketin bir karşılığı var dünyada, fizik kuralları da böyle değil mi? Beni terk etme eylemine karşılık, bende seni unutma ve sevmeme eylemi doğuruyorsun. Sonra vazgeçtim diyorsun, oluyor mu? Olmuyor! Şimdi sen canının istediği zaman, sudan bir bahaneyle birseyle yapiyorsun. Yaşanılan her an varsa, onları arkanda bırakıp bir daha dönüp bakmıyorsun. Ardından kırgın kalbim ve yıkık onurumla son birkaç defa daha dönmen için adım atıyorum, onları da duymazdan geliyorsun. Sonra aylar geçiyor aradan, belki yıllar, sen o vurdum duymaz ve tüm dünyaya hakim olduğunu sanan halinle çıkıp geliyorsun. Hadi geldin diyelim! Benim sana hala aşık olduğum fikrine nereden kapılıyorsun? Hata yapmak kısmına gelirse konu; elbette ben de kim bilir ne hatalar yaptım ömür boyu, bedellerini de ödedim aslanlar gibi ama bir gün denk düştüyse kırdığım bir kalp karşıma, sadece özür diledim, hadi beni yine af et demedim…. İnsanlar değişiyor ve nedense herkes sadece kendinin değiştiğini düşünüyor. Ne tuhaf değil mi? Sen şimdi değiştim diyorsun, ben ardından yokluğuna alışmak için savaştım. Seni unutmak için kim bilir ne saçmalıklar yaptım. Sonra bir gün yavaş yavaş düzeliyor her şey, ben yeniden sevebileceğime dair umut kazanıyorum, hatta bir çift göze kanıyorum belki. Sonra sen elini kolunu sallayarak geliyorsun. Beni sevdiğini söylüyorsun, hata yaptığını ve değiştiğini söylüyorsun. Sonra kollarını açıp gel bakalım diyorsun. Ben de emir erinim ya senin; hiç hayatım olmamış benim, öyle oturup seni beklemişim gece gündüz… Böyle olduğuna inanarak geliyorsun, sonra hayır dediğimde şaşırıp, üstelik sert bir tavır sergiliyorsun. Hakkın varmış gibi söyleniyorsun.
Ama bizde; “gidene kaçak, sevip sarana kadin gibi kadin” derler bilmiyorsun…