Bir Sevda Masali
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Bir Sevda Masali

HOŞGELDİNİZ
 
Portalli*AnasayfaAramaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

♥️♥️14 02 2007♥️♥️♥️14022024♥️♥️♥️ Masal Gibi 17 Yil♥️♥️Yil dönümümüz kutlu olsun..♥♥️♥️♥️♥️♥️♥️♥️♥️ ♥️♥️♥️♥♥♥️♥️♥♥♥️♥️♥️♥️♥️♥️Sizinde BiR MaSaLiniZ Olsun Istemezmisiniz?♥️♥️♥️♥️♥️♥️♥""

♥️♥️♥️♥️YONETICI KADROMUZ♥️♥️Admin M@S@L♥️DJ~VOLKAN* DJ*♥️♥️♥️♥️♥DJ:BELALI♥️..


 

 Yüreğimin devrik hükümdarlığı isyanın eşiğindedir..

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
M@S@L
Admin
Admin
M@S@L


Mesaj Sayısı : 5612
Yaş : 54
Reputation : 13
Kayıt tarihi : 14/02/07

Yüreğimin devrik hükümdarlığı isyanın eşiğindedir.. Empty
MesajKonu: Yüreğimin devrik hükümdarlığı isyanın eşiğindedir..   Yüreğimin devrik hükümdarlığı isyanın eşiğindedir.. I_icon_minitimeCuma Tem. 27, 2012 2:47 pm

Yüreğimin devrik hükümdarlığı isyanın eşiğindedir..

Ve
artık her şeyin boşluğunda salınırken,her şeyden tanım çıkarmaya ve
anlam bulmaya zorlanırken yabancılar kolonisidir her bildik yüz...



Bir amaçsızlık yatağına varmaktadır her eylemimle içimde yükselen nehir...

Şimdi;

Her yaşadığım bir fotoğraftır... İncelen ve giderek soluklaşan her bakışta,

kalbimde bir telaş hazırlanır yeni bir yaşama............


Yaşama ve aşka dair gizlerim ayaklandığında bir özlem parçalar sızlayan yüreğimin kapakçıklarını

[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]


Nabız zorlar, çözerim gözlerimi,

kendimle oynadığınım oyunu bitiririm..

Gelmeye çalışırım gittiğim yerlerden zordur kendime dönüş, artık bilirim..........


Şimdi,
gecenin bir vakti, erken ve hesapsız devinimlerimde inceldiği yerlerden
kopmasına izin verdiğim bir şeyleri bağlamaya çalışıyorum...


Onarılması zor yanlarımı anestezik yazılarla uyuşturuyorum...

Herkese bir şeylerin açıklamasını yapmaya çalışan ben, herkesin
sorunlarının cevap anahtarlarını çoğaltmaya uğraşan ben, anahtarını
kaybetmiş bir çilingir gibi dışarıdayım şimdi...

Üşüyorum, sabah güneşinin aydınlığı ortaya çıkarıyor karanlığımı ve ben
karanlıkta görebiliyorum ama üşütüyor beni görebildiğim her şey...

Üflediğim zaman geçmişin tozlarını, geleceğin pasları ortaya çıkıyor sanki...

Hiç tanımadığım insanlar hakkında bildiklerimi, kendime ait bilgisizliğe dönüştüren ne???

O bir türlü dindiremediğim en derinlere inebilme isteği mi???

Yoksa başkalarının yaşamlarını, aşklarını, acılarını paylaşırken, bir türlü kendi iç dökümünü kimseye yapamayan kalbim mi???

[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]




Nedir, içimi en acıyan yerlerinden mühürleyen?

Nedir insanı en yükseklerden kuytulara sürükleyen?


Ve konuşur içim, dudağımı ısırırken düşlerim:

"Aşk; ihanetine bile ihtiyacım var...

Artık biliyorum... Yokluğunda çoğalıyor yokluklar..."

[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]


Şimdi ben, vaktin ağır aksak ivmesinde, bir sigara paketinin arkasına yazmış olduğum imlası alkollü şu satırları okuyorum:


"Gözlerimle kurşuna dizebilmek için seni, son bir hoşçakal ıssızlığını

yaşayabilmek için geldim kapılarına korkma ; içeri girecek değilim
sadece kapına asılı kalsın istedim dualarım, gözlerim ve tüm
düşlerim..."


Bir "Hoşçakal" ıssızlığıyla kalmak nedir bilir misin?......


Bilir misin ardından kapanan kapılara asılı kalan göz bebeklerinin inanılmaz harabeliğini?

Tüm anlamlarını kaybetmiş bir alfabeyle, "Lütfen" kelimesini
kekeleyebilir misin? Defalarca yutkunarak ve direnmeye çabalayarak
gözlerini sürüklemeye hazır sele, nasıl "Kendine iyi bak" denir bilir
misin?

"Sen de" dendiğinde çoktan dağılmış yanlarını saklayabilir misin?....

Aşkın ihanetini bile özleyecek kadar, Aşkı sevebilir misin?......

[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]


Aynaya baktığımda bu sabah, canlanmak için sabırsızlanan bir heykel duruyordu karşımda...

Nedense bu sabah erken başladım içmeye, nedense erken uyandı, içimdeki
kozasını kalın ören duygu sinsilesi. Kozasından çıkabilmek için tek
kanadını feda etmeye hazır bir kelebek gördüm içimde bu sabah. Ve
hatırladım ne kaldıysa dün geceden...

Suskunluğum yeni cinayetler tasarlıyordu,

Eski tanıdıklar geçiyordu içimden...

[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]


Üçüncü tekil şahıs olarak, nesnesiz ve kimsesiz kurabildiğim tüm cümleler, tek tek yıkılıyor işte bu sabah...

Kendimi düelloya davet ettim bu sabah. Senin için düello eden iki erkek, ikisi de benim...

İkisi de ölecek ve sen gideceksin, ben kalacağım cesedimle, yine gömüleceğim içime, kendimi bulamayacak kadar derinlere...

Oysa ne kadar huzurdun, ne kadar bendin, biliyorum belki uzaktın ama o gece uyuduğumda suydun, başucumdaydın..

Uyandığımda yoktun devrilmişti bardak akmıştı su...

İçimde; bir düşün yükseklerden düşme korkusu...


Okuduğun bu darmadağın yazı, darmadağın bir Pazar sabahında kendime özgü
bir sen anlatımıdır sadece. Satır aralarında saklı hiçbir anlam
kendimden sakladığım,yüzleşmeye korktuğum anlamları açıklayabilecek
kadar cüretkar değil...

Seni özledim sevgilim...

Sana sevgilim dememi yadırgıyor musun sevgilim?

Çocuk yanlarımın kimliğini sana gösterebilmek isterdim sevgilim...

Aşkın ihanetine bile ihtiyacım olduğunu bilebilmeni isterdim,

Sevgilim...



Çok eski bir zamanda ailesiz, oyunsuz, şaşkınlığını ve açlığını örtbas
etmeye çalışan gözleriyle, kimseyle konuşmayan, baktığı her şeyi
anlamaya ve küçük aklına sığdırmaya çalışan bir çocuk varmış. Üşümesini
ve açlığını sıcacık düşleriyle örtermiş küçük çocuk...

Susarmış susmasına, düşleri büyürmüş, bedeni açlıktan küçülürken yine de
direnmeye çalışırmış küçük busesinden taşan yaşlarına...

Bir gün düş tacirleri gelmiş küçük çocuğun büyük şehrine...

Büyük paralar veriyorlarmış büyük düşlere...

Açlığından, üşümesinden bitkin düşen küçük çocuk daha fazla dayanamamış. Satmış düşlerini...

Sahip olduğu tek varlığını da takas etmiş düş tacirleriyle..

Aldığı paralarla karnını doyurmuş, üstünü örtmüş küçük çocuk. Ama şimdi daha çok üşüyormuş..

Şimdi midesi aç değilse bile içinde bir yerlerde bilemediği bir yanları acıyormuş tokluk açlığından...
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]



Şimdi senden bana kalan ne bir resim ne de yüzünü anımsatacak bir hayal
bıraktın zaman denilen ve senden olan şerefsizin işbirliğiyle...

Ama sen unuttun mu yoksa şizofren oyununda sürükleyici bir sahne yaratma düşüncesi miydi bilmiyorum...


Seninleyken yap-bozundaki yanlış adlandırmalarına kurban giden soğuk
benliğime ters kaynayan kalbimin alt katındaki eksik çocukluk geçiren
mide ağrılarım seni hatırlamaya ve yaşamaya yetiyor.Onun için ülser
krizim

başladıkça sen daha bir sen oluyorsun ruhum tırmıklanırken midem ağrıyor ve kalbim aldanıyor yine aldatan sana...


[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]


Satılık düşün var mı sevgilim?


Bu yazının ilk harfinden bu yana üç saat geçti. Bu yazıyı yazan
parmaklardan kaç ömür geçti, kaç ütopya kendi okyanuslarında kayboldu
sen bilemezsin...

Kaç Eylül' de dirildim daha Mayıs'taki cesedimi toprağa vermeden.

Kaç kere bu mevsimde kıyılara vurdum, karasularımın genişliğinden...


Yılın en güzel ayı Eylül değil mi sevgilim?

En güzel anın sen olduğun bir mevsimde..

[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]



Hikayelerim bittiği zaman, sana çocukluğumu anlatırım... Sıkılmayasın ve
hüzünlenmeyesin diye başka çocukluklardan mutlu alıntılar bile yaparım.
Aşkın, onurun ve iyi bildiğim her şeyin, çocukluk kütüphanemdeki
kitaplarımda yazılı kaldığı zamanlarımı anlatırım sana. O kitapları
okuyarak nasıl büyüdüğümü, büyüdükçe küçülmenin ne olduğunu anlatırım...

"Çocukluğun bittiği zaman ne anlatacaksın?" diye sorma sevgilim...

Çocukluğum bittiği zaman kendimi terk ederim...



Bu yazı bir pul istemez sevgilim...

Bu Pazar sabahı hissettiğim her şeyin, bir ana fikir istemediği gibi...

Keşif atlaslarında ikimizi işaretlemeye kalkıştığım bu Pazar sabahında,
bildiğim tüm gemicileri konuk ettim sana yazdığım bu yazıya...

İstedim ki bağlayabilsinler inceldiği yerden kopmasına izin verdiğim onca şeyi...

Amacım; en çözülmez düğümde buluşmaktı seninle...

Sonbaharın en inatçı yaprağıyla dalı gibi...
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]



Şimdi uzaktasın

Yaşıyorsun kendi şehrini

Surlarında boşuna bekleme geceni

Bir Pazar sabahı şehrine geleceğim sevgilim

Gözlerimle kurşuna dizebilmek için seni....

[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]


Artık Pazar değil, sabah da değil...

Kendinden bir şeyler çıkarmaya çalışmanın, en karanlık labirente girme
cüreti istediği, birimi umursanmaz, bir dingin zaman şimdi...

Seninle ve kendimle konuşmaya başladığım, giderek, tanımadığım insanlara
şahitlik yaptığım zamanların, tutanakları bu harfsel coşku. Tahribatı
yüksek, zaman ayarsız duygular sana yapmaya çalıştığım tarifler. Akan
suyun, yatağını bulduğunu sanıp durgunlaşması, yatağından kovulup tekrar
çağlaması bu sezinlediğin gel-gitler...

Aslında; gidilecek yerin aynı olması bu gelmeler...

[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]


Barındıracak anlamı bile olmayan yerlere sığınmayacak kadar cesur,
sığındığı yerlerde fazla kalamayacak bir göçebe kadar korkak olmanın gel
- gitleri siniyor kelimelere...

Yine de bu yazıya başladığımda biliyordum keşif atlaslarında ikimizi işaretlemenin zorluğunu...

Yırtılan onca yelkenime rağmen hazırdım fırtınalarının hırçınlığına....

Kayıp adaları geçecektim,

En derin okyanusları içecektim,

Yeni kıtalarda oyalanmayıp bulacaktım şehrini,

Gelecektim...

Gözlerimle kurşuna dizebilmek için seni...


Adressiz sorgulara bulaşmayan, hiçbir nedene ihtiyaç duymamasına rağmen,
çok sebebini kendi içinde gizleyebilen, zamanı bazen birimsiz, bazen
çekilmez bırakan, dibine kadar yaşanmasını kendiliğinden zorunlu kılan,
duygusal bir coşkuydu yaşadığımız...
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]


Göz ucuyla aşka bakarken gizliden gizliye,

Adlandırmaya çalıştığımız....


Yokluğun, ismi bile henüz konmamış bir çocuğun ağlamasıdır şimdi. Yine
de o çocuk ödedi ne varsa aşkın vasiyetinde yazanı. Ve ben bir vasiyet
gibi saklıyorum ne kaldıysa bana senle yaşanan özlemi...


Bir Pazar sabahı ansızın ve hiçbir şeyin hesabında olmaksızın çıkıp
geleceğim geleceğim şehrine gözlerimi bırakacağım gözlerine ve birkaç
kurşunu.

[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]


Yığılıp kalabilmek için ellerine...

_________________
Ölümün gizli provasıdır ayrılık...!

Belki bir AŞK'a dört nala at sürmedim ama b'AŞK'a bir AŞK'a hep yalın ayak sürgün yedi yüreğim..

!!""Okudugum her Masalda  hep bir kahraman oldum Ama en cok kedi MaSaLiM,da yoruldum..

Hayatimda Oyle Bir Cumlesin,ki  Sana Nokta koyamiyorim

Tanridan kacarken tutuklu kaldim sana MEBEDIMSIN..

[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://birsevdamasali.yetkin-forum.com
volkan5959
Yardimci Admin
Yardimci Admin
volkan5959


Mesaj Sayısı : 53
Yaş : 54
Nerden : CORLU
Reputation : 0
Kayıt tarihi : 19/06/10

Yüreğimin devrik hükümdarlığı isyanın eşiğindedir.. Empty
MesajKonu: Geri: Yüreğimin devrik hükümdarlığı isyanın eşiğindedir..   Yüreğimin devrik hükümdarlığı isyanın eşiğindedir.. I_icon_minitimeC.tesi Tem. 28, 2012 2:03 am

Barındıracak anlamı bile olmayan yerlere sığınmayacak kadar cesur,
sığındığı yerlerde fazla kalamayacak bir göçebe kadar korkak olmanın gel
- gitleri siniyor kelimelere...

Yine de bu yazıya başladığımda biliyordum keşif atlaslarında ikimizi işaretlemenin zorluğunu...

Yırtılan onca yelkenime rağmen hazırdım fırtınalarının hırçınlığına....

Kayıp adaları geçecektim,

En derin okyanusları içecektim,

Yeni kıtalarda oyalanmayıp bulacaktım şehrini,

Gelecektim...

Gözlerimle kurşuna dizebilmek için seni


EMEĞİNİZE SAĞLIK MÜKEMMEL BİR YAZIYMIŞ .. Fam
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://ada39.bosfforum.com/forum.htm
 
Yüreğimin devrik hükümdarlığı isyanın eşiğindedir..
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» yüregimin sesii
» YUREGIMIN SON MASALI
» Mülteci yüreğimin
» yüregimin sesii
» YUREGIMIN SESI BELALIM:

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Bir Sevda Masali :: Yureginden Gelenler :: Yureginin sesi-
Buraya geçin: