Önce yüzünü mü unutmam gerek acaba? İlk ne silinir insanın aklından, kokun mu? Nasıl unutacağım seni, bunun bir kılavuzu yok mu? Olmalı aslında! Ayrılıklardan sonra yara bere almadan sevgiliyi unutmanın bir yolu olmalı! Seni unutmak ise basit bir kılavuzdan çok, birkaç ciltlik bir ansiklopedi eşliğinde mümkün olur herhalde! Bunca şeyi nasıl unutur insan, nasıl silinir aklından? Alzheimer bazen iyi bir hastalık mı diye düşünmüyor değilim. Belleğimden giderse geçmişim, o zaman yaşlanmış sayılır mıyım? Yaşlanmış olsam da, yaşamış sayılmam herhalde… Birilerinin fotoğraf albümünde bir zaman sonra dikkat bile çekmeyecek bir isim olarak unutulup giderim. Seni de böyle unutmak mümkün mü? Sen de bir gün o fotoğraf albümünde sayfaları çevirirken sıradanlaşacak mısın? Bu kim diye soranlara; “bir zamanlar çok sevmiştim ama adı neydi, hay Allah dilimin ucunda” diyecek kadar silinecek misin yüreğimden? Yüreğimden silebilirsem, aklımdan da silinir misin? Yoksa önce akıldan mı çıkartmak gerekiyor? Hani gözden ırak olan gönülden de ırak olur ya; seni görmediğim bu süre boyunca hemen olmasa bile, yavaş yavaş eksilir misin gönlümden? Nasıl unutacağım seni? Hala kokun geliyor burnuma, senin parfümünü duyuyor gibiyim. Acaba sesini mi daha çabuk unutacağım, yüzünü mü? Acaba ilk hangisi siliniyor anılardan? Anılarım ne olacak peki? Yok mu sayılacak, yaşanmamış olarak mı geçecek? Anılarım benim tüm servetim değil mi? Anılarımın içinde sen de olduğuna göre, seni de anılarım gibi sıradanlaştırana kadar özgür değilim demektir. Seni nasıl unutacağımı soruyorum herkese, benden önce sevmiş, acı çekmiş ve unutmuşlara soruyorum; herkes aynı cevabı veriyor: Zaman! Ah bu zaman, artık düşman!….