Defalarca kapattım bu telefonu, defalarca kapattım yüzüne kapıları çünkü defalarca açmıştım yıllar boyu ama gördüm ki; sen hep aynı aklın soyu….Yıllar boyu aynı filmi seyrettim; konu aynı, oyuncular sen ve ben, sadece yer ve zamandı değişen. Kaç defa affettim hatırlamıyorum seni? Kaç defa sildim rehberimden ismini? Her seferinde bana döndün yüzünü, güneşe açan çiçekler gibi. Madem gitmeyecektin, niye gider gibi yapıp bozdun hep düzenimi? Yalanlarından sıkıldım artık, ihanetlerinden, tembelliğinden, umursamazlığından… İşine gelirse aslan kesilirsin ama içi kof bir korkaktan başka bir şey değilsin. Dışarıdan görene adamsın da, evde görseler beş para etmezsin. Seviyorum sandım, sevdim de yalan değil ama sonrası kendime eziyetmiş, geç fark ettim. Sen de sevmişsindir, hiç sevmedin diyemem ama bu kadar vicdansız olmanın sebebi, kendini sevmemenmiş, onu ancak sonradan öğrendim. Anladım yaşım geçtikçe, ömür bittikçe anladım… Her şey için geç kalmıştım…. Seninle harcamıştım güzel günlerimi, başkalarının sevip bir yuva kurduğu o en değerli günleri. Geleceğimi harcamaktı seni sevmek, ben bütün ömrümü bir rüyaya sattım. Bir gün bitirdim her şeyi, içimde kalan ne varsa sana ait, hepsini tükettim. Zor oldu ama oldu! Unutmak, seni sevmekten daha çok yordu! Sonra her şey gibi bittin, öldü saydım, yok farz ettim…. Alıştım kendimle kalmaya, kendimi sen gibilerden uzak tutmaya… Şimdi kurdum düzenimi, yine yalnızım demiyorum ama mutluyum. Sevdigim, deger verdigim, saygi duydugum birisi var artik hayatimda…Verdiğim onca savaştan zaferle çıktım ama anlamakta güçlük çekiyorum, bana bir açıklasana: Hiç dönüp geçmişe bakmıyor musun? Hiç vicdanına sormuyor musun? Hangi yüzle arıyorsun hala?