Dgunlugu Super Moderatör
Mesaj Sayısı : 88 Nerden : Hollanda Reputation : 0 Kayıt tarihi : 10/09/07
| Konu: Uzun süren bir sessizligin ardindan gelen mektup Çarş. Eyl. 12, 2007 5:32 am | |
| uzun süren bir sessizligin ardindan gelen mektup ; ============================================= Bütün perdelerini sımsıkı kapatmışsın, kapın kilitli. Evde yokum diyorsun. Biliyorum, evdesin. Saklanıyorsun sadece. Susacak mısın? Öyle olsun, kabul. Çekilicem pencerelerinin önünden. Sen gittim sanacaksın, aldanacaksın... Ama n'olur aç kapıyı ve gözlerindeki o kızgınlık bırak dışarda kalsın.
Aslında öfkeli, yorgun ve kısa bir mektup tasarlamıştım yazmak için. Ama yaramın kabuklarını kazıyıp rüzgara savurdum. Seni affetmek için, kendime çevirdim silahlarımı. Seni suçlardan, yanlışlardan arındırdım. Bu yüzden sana o mektubu hiç yazmadım. Başladım, bitiremedim.
Şimdi, yüreğimden gücümün yettiği yere kadar sana sesleniyorum. Kimbilir kaçıncı kez sana seni ve kendimi yazıyorum. Kendimle bile konuşamadıklarımı gönderiyorum sana, beni anlamayacağını bildiğim halde. Belki beni duyabilirsin. Belki senin şehrine de yağmur yağıyordur şimdi. Hani yağmur biz ayrıldıktan sonra bizi ıslatmayacaktı? SIRILSIKLAM olduk! SUS dedin. Susuyordum, susmanın insanın içine haykırışı olduğunu bile bile sana susuyordum. Sonbirdefa, Dur ve dinle beni. Eğer dinlersen öyle cok şey var ki duyacağın.
Ben güzel bir DÜŞ gördüm, seni gördüm. Önce sevmek vardı, sevdik. Sonra da aşkı keşfettik. Sonunu düşünmeyi bile insan olmamıza aykırı saydık. Oysa bize "DÜŞTÜ" aşk. Karanlıklara sürülmüş yıldızlar kadar uzaktı. Bir nefeslik cesaretten başka bir silahı olmayan ben, bana öğretilen her şeyi HİÇE sayıp, sevmiştim seni, bir savaşa hazırlanır gibi...
Aşk size "DÜŞ" dediler, biz aşka düştük ve yıldızlar gözlerine düştü. Onlar bizi bilmezlerdi, sormazlardı, anlamazlardı...
Kimi zaman çocuk oldum gülüşlerinle şımaran, kimi zaman bir kadın, dokunuşlarında kendini bulan. Ama en çok da imkansızın oldum, hırçınlığın, yirmiyaşın, gecikmişliğin, kızdığın, öfkelendiğin, HAK ETMEDİKLERİN, artık YETER dediklerin... ve aslında her şeyin olmak isterken, belki de HİÇBİR ŞEYİN oldum.
Çünkü birgün, kırılıp paramparça oldu aşk, DÜŞTÜ! Bir bir attık parçaları üstümüzden. Bir bir parçaladık değerleri ve sevgileri. Bir bir yok ettik yaşanmış zamanları. İliklerine kadar gerçek bir son yaşadık seninle. Yaşadık ve yenildik aşka. Evet! Ben istedim ayrılığı, çıkmaz yollara yönelen bendim. Kucağında bir yığın noktayla karşına çıkan bendim. ve Sen SUSMAMI isterken, benden İMKANSIZI istiyordun aslında. Buyüzden ikimiz de gittik. İkimiz de kaldık. Terkettik ve terkedildik. Ve kendimizi affetmek için birbirimizi suçladık. Yaşamın rastlantıları yanlış ayarlamasından dolayı HÜKÜMLÜ olduğumuzu bilmeden.
Biz bunları bilerek yapmadık. Doğru olduğuna inandık. Böylesi daha az acıtır sandık. Şimdi dönüp bakıyorum da geçmişe, bizden pek de bir şeyler biriktirememişiz, zor günlerde kullanmak için. Umursamamışız belki
de. Şimdi kendine ve bana durmadan yabancılaşan, hiç ama hiç tanımadığım bir yüz görüyorum pencerene baktığımda. Gözlerinde
yabancısı olduğum, bilmediğim karartılar dolaşıyor.
Uzun zaman oldu. Bir ses bekledim senden. Suskunluğun hiç bu kadar ACIMASIZ olmadı. Hiç bu kadar uzun susmadın. Hiç bu kadar uzun gitmedin bilmediğim yerlere. Evet, hayat akıyor yeniden. Eskisi gibi, olmadığın günlerdeki gibi. Artık sorgulamıyorum sensizliği, "OLACAĞI VARMIŞ"lardayım. Ayrılığa bile bazen bir ağrı kesici bulabiliyor insan.
"SUS! VE HAYATIMDAN ÇIK!" Sustum, duydun mu? Sana dair hatırladığım en son şey oldu bu. Ben seni sana susacak kadar sevdim, sandığından da fazla. İşte bu yüzden yaptım. Bu yüzden beni affetmene izin vermedim. Seni kaybetmemek için fazla savaşmadım. Bu yüzden işte, kapıyı açtım sana, "gidiyorum" dediğin anda.
Sustuğum zamanlar bile ne demek istediğimi bir sen anladın. O yüzden kelimelerin yetersiz kalması hiç umurumda değildi. En çok senin için, en çok sen böyle istedin diye, YENİLDİM sana. Affet beni BUGÜN sözümü tutamadım. Çünkü sana söylemem gerekenleri hiçbir zaman, söyleyemedim.
Ne zaman seninle ilgili bir şeyle karşılaşsam, unutmak istediğim her şeyi karşımda buldum, gözlerimi kaçırdım. Koşarak kaçarken nereye gitsem sana çarptım. Belki de sen, hiç canım acımadı, hiç özlemedim, hiç aklıma gelmedi hüznü-müz, hiç üşümedim, SANDIN...
Sonsuza kadar gitmek üzere yerinden kalktın ve hayatımdan çıkmak adına kendi hayatına yöneldin. Kendine içinde "beni" barındırmayan bir hayat kurdun. Miş'li geçmiş zamanlarda UNUTTUN beni. Onca yaşanan şeyin ardından, şimdi HİÇBİR ŞEY değiliz, bizi doğru kılacak, bizi bize hatırlatacak hiçbir şey yok, doğru mu? Bizden geriye hiçbir şey kalmadı mı? NEDEN? Bu soru beni o kadar yordu ki! Susmanın gürültüsü doldu avuçlarıma. Saklamak istedim, koyacak yer bulamadım sıktığım avuçlarımı.
Birgün GERÇEKTEN gideceksin benden, KENDİNE gideceksin. Bende kaldığını BİLMEDEN gideceksin, sesini sesimde unutarak. Birgün yokluğum ACITMAYACAK eskisi kadar ya da acıtacak da seni hissetmiyeceksin. Birgün sesimi de UNUTACAKSIN, ismimi bile HATIRLAMAYACAKSIN gün gelecek, bana ilişkin bildiğin her şey gibi...
Ama yağmur taneleri cama vururken, en çok yağmur taneleri cama vururken, anılar yürüycek üstümüze, biz anılara yürüycez. Beynimizde tokat gibi patlayacak ayrılık ve yanaklarımızı çizen ıslaklıklar... Ve ben Seni uzaklarda unuttuğumda KENDİMİ hatırlayacağım. Belki de ALIŞICAM yokluğuna, en kötüsü bu! Onca bedel ödeyerek yaşadığımız anılara daldığımda, dudaklarımda beklenmedik bir gülümseme olcak, nedenini kimselerin bilmediği.
Hatıralar nöbetçi duygulardır. Sen onları sildiğini zannedersin. Tam suratının ortasında kocaman bir gülümsemeyle dolaşırken etrafta, bir görüntü belirir uzaklardan. O gülümsemenin ortasına gelip yerleşir bir şeyler, açıklayamazsın da insanlara, çünkü anlamazlar. Sonra kendiliğinden çekip gider. Sen gitsin istemezsin. İşte insanı bu yorar...
Senin için asla KEŞKE demeyeceğim. Çünkü pişmanlık yaşamak bana göre değil. Ama eğer sen pişman olursan bir gün yaşadıklarımızdan,
Farzet ki, bunları SANA yazmadım. Farzet ki, UNUTTU ellerim ellerinin sıcaklığını. Farzet ki, seni Hiç SEVMEDİM...
Biliyorum, o BİR SÜREler hiç bitmez ve UZUN SÜRELER olur. Bir gün karşılaştığında, yabancı olur o iki kişi. Eğer olur da bir daha yüz yüze görüşemezsek, Sana yüklediğim tüm AĞIRLIKLAR, Sana söyledim sandığın tüm YALANLAR için, bildiklerin ve bilmediklerin için. Sana yaşattığım tüm SIKINTILAR, Ve seni duygusal açıdan HIRPALADIĞIM her sefer için ÖZÜR DİLERİM!!!
Konuşmadan, dinlemeden, söylemeden... Seni anladığımı biliyorsun. Seni anlayıp, seni suçlardan arındırırken, daha fazla acı çektiğimi de. Bütün başarısızlıkları, acıları, hayal kırıklıklarını senden uzak tutabilsem keşke; ama o zaman yaşamın kendisinden uzak düşersin. Bu seçtiğin yol senin mutluluğun, senin yaşamın. Mutluluk diliyorum! Sen becerirsin DÜŞLERİ, DİBE VURMADAN!
Kendine iyi bak YAĞMURU BAŞLATAN ÇOCUK. Kitabın iç kapağındaki yazı asla ESKİMEYECEK ve asla YALAN olmayacak. Ben unutabilir miyim BİZİ? Yapabilir miyim dersin? Anılarımdan çıkar mısın?
BUGÜN BENİ AFFEDER MİSİN?
Şimdi istiyorsan hâlâ SUS, yeter ki GERÇEK olsun SUSUŞLARIN! | |
|
volkan_ates MasaLci
Mesaj Sayısı : 21 Yaş : 35 Nerden : ANKARA Reputation : 0 Kayıt tarihi : 29/10/07
| Konu: Geri: Uzun süren bir sessizligin ardindan gelen mektup Salı Ekim 30, 2007 1:22 pm | |
| AFFEDİLMEK UĞRUNA ÇOK GÜSEL BİR MEKTUP TEB. EDİYORUM AYRICA YÜREĞİNE EMEĞİNE SAĞLIK PAYLAŞTIĞIN İÇİN. | |
|